UZAY BOŞLUĞUNDA DUYULAN NOTALAR: ALIENS, JAMES HORNER
OLUMSUZA ODAKLANMAK VE TÜR SİNEMASI;
Olumsuza odaklanmak sanırım genlerimize işlemiş bir kusur olsa gerek! Milyon yıla dayanan evrim sürecinde, sürekli kendini yenileyen, yaşam standartlarını türlü şekillere sokan, değiştiren bir tür olarak, bütün bu süre zarfında olumsuza daha fazla yönelmişiz. Çok büyük oranda bu durum hayatta kalma veya hayat mücadelesini enteresandır, kendi koyduğumuz ve gelenek haline getirdiğimiz şekilde zorlaştırarak yaşama isteğimiz yüzünden kaynaklanıyor. Önümüzdeki bin yıllarda tür olarak gelişmeyi sürdürürsek bu huyu da belli bir noktadan sonra baskılamayı öğrenebiliriz diye umut ediyorum. Neden olumsuzluk üzerine bir giriş yaptım? Öğrenme aşamasında, bilmediğimiz, tanımlayamadığımız, gidemediğimiz yerlerle ilgili aklımıza ilk gelen, kötücül getirileri olabilecek, oralardan gelebilecek kötücül varlıklarla alakalı düşüncelerdir. Binlerce yıl önce anlamını çözemediğimiz basit olayları bile üstün bir varlıkla ilişkilendirdik. Bu ilişki haliyle dinleri doğurdu. Cennet ve cehennem olgusu kafalara yerleşti. İnsan, iyiyle kötünün ayrımını, kendince sınırlarını belirlediği ahlak kavramını, yarattığı inanç sistemiyle birleştirdi ve kişileri bu organizasyona göre kategorize etti! Anlam veremediklerini organizasyon harici saydı ve genelde yok etmeyi tercih etti. Bilim çağının egemenliğinde gelişen günümüz Dünyasında bu sistem eskisi gibi etkin olmasa da hala toplumları etkilemeye devam etmektedir. İşte bu noktadan ilerleyerek, bilinmeyene karşı hala olumsuz taraflardan yaklaşmamızı sağlayan davranış şeklimizin pek fazla değişmediğini de görmüş oluruz!
Bilim Kurgu sinemasına baktığımızda, türün en fazla ilgi çeken konularını milyonlarca ışık yılı uzaktan gelen düşman uzaylılar oluşturmuş! Burada da olumsuz bakış açısı, kurgu bile olsa ön plana çıkmış. 1950'li yıllardan itibaren özellikle soğuk savaş dediğimiz dönemlerde, alt metninde düşman bellenmiş ülkeleri çağrıştıran, kötücül uzaylılarla ilgili yapılan yüzlerce film, dünya siyasi yapısının sürekli değişmesine ayak uydurarak zaman içinde düşmanı farklı ama kötü uzaylıları aynı olan örneklerle yoluna devam etmiş. Tabi ki burada yapımcıları yermemek gerek. Çünkü onlarda bilinmeyenin, fikir sahibi olunmayan varlıkların yer aldığı ve korkuyla, ilgiyle, heyecanla takip edilen bu yapımların daha kazançlı olduklarının farkındaydılar. 1970'li yıllardan itibaren, "aslında iyi uzaylılar da var" diyerek, çiçek çocuk modunda yaklaşılarak daha fazla olumlu bakış açısıyla çekilen filmler perdelerde arzı endam etmeye başlamıştı, önceki yıllarda da böyle örnekler beyaz perdeye mutlaka gelmişti ama özellikle 70'lerden itibaren daha büyük bütçeli yapımlar çekilmeye başlamış ve hatırı sayılır gişe başarısına ulaşan unutulmaz yapımlar çıkmıştır ortaya. Ancak 1979 yılına geldiğimizde, bilim kurgu ve korku türünün bileşimiyle ortaya çıkan olumsuz bakış açısının en etkileyici, en sarsıcı ve türe ebediyen çıkmayacak biçimde damgasını vuran yapıtı Alien'ın gelişiyle yapımcılar negatif bakış açısının hala daha fazla prim yaptığını bir kere ispat etmişlerdir. "Uzayda kimse çığlığınızı duyamaz" sloganıyla ortalığı darma duman eden ve efsane serinin ilk adımı olan bu başyapıt bugün bile olumsuza odaklanmak konusunda, yapımcıların kerteriz aldıkları bir yapım olarak en tepede varlığını sürdürmeye devam ediyor. Sonuç olarak, devamlı olumsuza odaklanmak kötü bir huy gibi görünse de, bazen seyir zevki doyumsuz örneklerle bu olumsuzluk, olumluya çevrilebiliyor!
Olumsuza odaklanmak sanırım genlerimize işlemiş bir kusur olsa gerek! Milyon yıla dayanan evrim sürecinde, sürekli kendini yenileyen, yaşam standartlarını türlü şekillere sokan, değiştiren bir tür olarak, bütün bu süre zarfında olumsuza daha fazla yönelmişiz. Çok büyük oranda bu durum hayatta kalma veya hayat mücadelesini enteresandır, kendi koyduğumuz ve gelenek haline getirdiğimiz şekilde zorlaştırarak yaşama isteğimiz yüzünden kaynaklanıyor. Önümüzdeki bin yıllarda tür olarak gelişmeyi sürdürürsek bu huyu da belli bir noktadan sonra baskılamayı öğrenebiliriz diye umut ediyorum. Neden olumsuzluk üzerine bir giriş yaptım? Öğrenme aşamasında, bilmediğimiz, tanımlayamadığımız, gidemediğimiz yerlerle ilgili aklımıza ilk gelen, kötücül getirileri olabilecek, oralardan gelebilecek kötücül varlıklarla alakalı düşüncelerdir. Binlerce yıl önce anlamını çözemediğimiz basit olayları bile üstün bir varlıkla ilişkilendirdik. Bu ilişki haliyle dinleri doğurdu. Cennet ve cehennem olgusu kafalara yerleşti. İnsan, iyiyle kötünün ayrımını, kendince sınırlarını belirlediği ahlak kavramını, yarattığı inanç sistemiyle birleştirdi ve kişileri bu organizasyona göre kategorize etti! Anlam veremediklerini organizasyon harici saydı ve genelde yok etmeyi tercih etti. Bilim çağının egemenliğinde gelişen günümüz Dünyasında bu sistem eskisi gibi etkin olmasa da hala toplumları etkilemeye devam etmektedir. İşte bu noktadan ilerleyerek, bilinmeyene karşı hala olumsuz taraflardan yaklaşmamızı sağlayan davranış şeklimizin pek fazla değişmediğini de görmüş oluruz!
Sigourney Weaver ve sevimli kedisi Jones
ZORLU ÇEKİM SÜRECİ;
1979 Yılından zaferle çıkan Alien için devam filminin karar süreci bir hayli sancılı olacaktı! Fox stüdyolarının el değiştirmesi, ilk filmden dağıtılacak kârla ilgili yaşanan mahkeme sürecinin 1983 yılında sonuçlanması ve ikinci filmin yüksek bütçe problemi baş ağrıtıyordu. Nihayetinde filmin yapım aşamasında bir yazar aranırken, James Cameron'un Terminator senaryosuyla karşılaşan stüdyo yetkilileri yönetmenle hemen temas kurar. Kendisi de sıkı bir Alien hayranı olan Cameron 45 sayfalık bir taslak hazırlar ancak stüdyo senaryoda fazla boşluklar olduğunu söyler, tam bu sırada Cameron Terminator'ün çekimlerine başlar ve sekiz aylık bir süre kazanır. Filmin çekimleri sırasında elindeki senaryoyu 90 sayfaya çıkartır. Fox'un yeni başkanı Larry Gordon çalışmayı çok beğenir ve Cameron'a Terminator'ün gişede tutması halinde, Aliens'ın çekimlerine başlayabileceğini söyler.
Set Ekibi
James Cameron
Yönetmen hikayede ilham kaynağı olarak Vietnam savaşı üzerinde durur. Burada varılmak istenen nokta, elinde en üstün teknoloji olmasına rağmen, teknolojik olarak yetersiz ancak daha kararlı bir düşman karşısında zaferi kolay görüp sonrasında düşülen durumdur. Cameron ayrıca Robert A.Heinlein'in Starship Troopers romanından da fikir edinmek bazında yararlanır.
James Cameron & Sigourney Weaver & Michael Biehn
Gale Anne Hurd & James Cameron
Cameron'un kendi tasarımı uzaylı kraliçe dışında diğer yaratık tasarımlarında H.R.Giger'in çizimleri kullanılır. Tek değişiklik, yaratığın kafasını ilk filmde zarif bir şekle sokan yarı saydam kubbe kaldırılmıştır.
Sigourney Weaver
Yaratıkların daha rahat hareket etmeleri için kıyafetler daha esnek ve dayanıklı hale getirilir. Dansçılar, jimnastikçiler ve dublörler uzaylıları canlandırmak için tutulur. Zorlu duruş şekilleri için iki metrenin üzerinde mankenler yaratılır ve bunlar çatışma sahnelerinde patlatılır. Stan Winston'un ekibi, parmaklarını oynatabilen, eklemli facehugger'lar yaparlar.
Stan Winston ve Alien Queen
Sigourney Weaver ve Oyuncu Kadrosu
Efekt Ekibi Bishop'la İlgilenirken
Sigourney Weaver
ANNE IŞIKLARI KAPATMA!
"Işıklar açık kalsın anne!". Annem tekrar yanıma geldi, yatağın kenarına oturdu, eliyle saçlarımı okşadı. "Oğlum gerçek değil o izlediklerin. Hepsi maket, kukla. Yok öyle şeyler gerçekte. Bütün kabahat senin akılsız babanda!" Tekrar kalktı, tam odadan çıkacak, tavan arasında olimpiyat hazırlıklarını sürdüren fındık farelerinin tıkırtısını duyuyorum. "Anne, ışıkları kapatma!"
Alien (1979) & John Hurt
Aliens (1986)
Filmin müzikleriyle ilgili uzun yıllar peşinde koşturdum. James Horner'a olan ilgimin özellikle 90'lı yıllardan sonra artmasıyla albüme olan ulaşma isteğim daha fazlalaştı. Nihayet albümlerine ulaşması bir hayli zor olan Varese Sarabande etiketli cd'ye kavuştuğumda günlerce bıkmadan dinlemiştim. Sonraları Horner'ın albümde kullandığı giriş parçasının, klasik müzik dünyasının duayen bestecilerinden birinin eseri olduğu öğrenmek şaşırtıcı ve keyifli bir keşif olmuştu benim için. Bestecinin pek çok albümde benzer eserler üretmesini o yıllarda kolaya kaçmak gibi görüyordum ancak bugünkü film müziği sektörüne baktığımda özellikle 50'lerden 90'ların sonuna kadar süren film müziklerinin altın çağına denk gelen bu bestelerin önemine haiz olmak ancak bugün mümkün olmuştu. Futile Escape parçasını coşkuyla çalan Londra Senfoni Orkestrasının performansı şu anda hala kulaklarımda ve yine açıp dinleyeceğim maestro Horner'ın bu unutulmaz bestesini hiç bıkmadan aynı heyecanla!
GERÇEK BİR MAESTRO, JAMES HORNER,
James Horner
"İrlanda müziğine fanatik derecede bağımlıyım, kalitesini aşırı seviyorum. Ben diğer bestecilerden farklıyım, çünkü beste yapmayı sadece iş olarak görmüyorum. Müziği sanat olarak düşünüyorum."
1953 yılında Los Angeles'da doğan Horner, henüz beş yaşında iken piyano öğrenmeye başadı. Liseyi bitirdikten sonra müzik okumaya karar verdi. Londra Kraliyet Müzik Akademisine katılmadan önce, Güney Kaliforniya üniversitesinde derece aldı. Los Angeles Kaliforniya üniversitesinden mezun olduktan sonra Indianapolis Senfoni Orkestrası tarafından dünya prömiyeri verilen "Spectral Shimmers" isimli çağdaş klasik bir parça yazdı. Besteci daha geniş kitlelere ulaşmak amacıyla film müzikleri sektörüne adım attı ve Amerikan Film Enstitüsü için birkaç kısa film çekti.
James Horner
James Horner & Mel Gibson
Braveheart'ın Kayıtları Tamamlanmak Üzere!
1990'lı yıllar besteci açısından çok verimli geçti. James Cameron'un 11 Oscar ödüllü Titanik filmine yaptığı müzikler ve Celine Dion'un seslendirdiği My Heart Will Go On şarkısı kendisine iki Oscar heykelciğini kazandırdı. Bu dönemde ardı ardına müziklerini yaptığı Legends Of The Fall, Apollo 13, Braveheart gibi çalışmalarla prestijini zirveye çıkardı. 2000'li yıllarda da hızını kesmeyen sanatçı, Beautiful Mind, Zorro, Avatar ve The Amazing Spider Man gibi kalburüstü yapımlarla efsane mertebesine ulaştı.
Özellikle 2010 yılından sonra film müziği çalışmaları dışında kişisel işlerde de Horner imzası görülmeye başladı. Farklı türde müzik çalışmalarıyla tarzından çok fazla uzaklaşmadan piyasaya çıkarttığı albümler çok sevildi. James Horner, 22 Haziran 2015 tarihinde Santa Barbara yakınlarında kendi kullandığı uçağının düşmesi sonucu hayata veda etti. Geride bir eş ve iki kızını bırakan bestecinin bu zamansız kaybı özellikle Hollywood ve müzik dünyasını yasa boğdu.
Bestecinin ölümünün ardından henüz yeni tamamlanmış olan son kişisel çalışması Collage, The Last Work albümü piyasaya sürüldü ve maestro bu mükemmel albümle tüm dünyada ki hayranlarına son vedasını etmiş oldu!
SANCILI MÜZİK SÜRECİ;
Müziklerin kayıt süreci bir hayli sancılı geçer. Horner'ın önünde sadece altı haftası vardır ve teknik pek çok aksaklıkla karşılaşır. İngiltere'ye gelen besteci, filmin çekim ve düzenleme aşamaları hala sürdüğü için filmi izleyemez. Setleri ve diğer mekanları dolaşan besteci işlerin zamanlaması konusunda ciddi problemler görür. Bu sırada Horner, Cameron'un ses efektleri ile meşgul olduğunu düşünmektedir. Ancak düşündüklerinin genelde tersi durumlarıyla karşılaşmak bestecinin canını bir hayli sıkar. Bütün bunlara ek olarak kayıt stüdyosu olarak kullanılacak olan Abbey Road Stüdyoları otuz yıllık geçmişi ve teknik olanaklarının sınırlı olması sebebiyle Horner'a rahat hareket imkanı vermez. Kullanmak istediği elektronik cihazların pek çoğundan yararlanamayan Horner bütün bu zor koşullara rağmen albümü kaydeder.
James Cameron & James Horner
Horner'ın dört haftalık gösterimi erteleme isteği Cameron tarafından reddedilir. Sanatçı kendisine daha çok zaman verilmesi durumunda yüzde yüz memnuniyetle bitireceği işi yüzde seksen memnuniyetle teslim eder. Score dört gün içinde kaydedilir. Horner yaşadığı bütün bu sıkıntılara rağmen kariyerinde ilk defa Oscar ödülüne aday gösterilir.
James Cameron & James Horner
Aliens soundtrack albüm olarak piyasaya ilk defa Varese Sarabande etiketiyle çıkar. Dokuz parçalık albümü takiben 2001 yılında yine Varese etiketiyle bu kez yirmi dört parçalık The Deluxe Edition albümü piyasaya sürülür. Albüm filmin içerisinde yer alan bütün müzikleri kapsar.
THE DELUXE EDITION;
Main Title;
Sonsuz karanlığın ortasında yapayalnız ilerleyen bir kurtarma gemisi. Ellen Ripley'in Nostromo'dan kaçışı sonrasındayız ve derinlerden gelen vurmalı çalgıların sesi yükselerek yerini Aram Khachaturian'ın Gayane eserine bırakıyor. Yaylıların huzurlu ve bir noktada hüzün verici yalnızlığı betimleyen sesi kulaklarımızda. Gayane, ilerleyen saniyelerde Jerry Goldsmith'in ilk Alien filmi için bestelediği karanlık tonlara geçiş yapıyor. Orkestra düşük bir tonla ilerliyor ve ürkütücü parçanın altından ritmik bir şekilde trampetlerin sesini işitiyoruz. Açılış parçası bu seviyede ilerleyerek sonlanıyor.
Bad Dreams;
Ellen Ripley 57 yıl sonra kurtarılmıştır ve yeniden Dünya'ya dönmüştür. Yörüngede yer alan şirkete ait dev bir istasyonda tedavi altındadır. Yaylılar önderliğinde ilerleyen parça klasik bir çizgide korku temalarını kullanıyor ve bizlere Ripley'in gördüğü kabus boyunca her saniyesinde artan bir gerilim katkısıyla eşlik ediyor.
Dark Discovery/Newt's Horror;
Ripley ve ekibinin 57 yıl önce kabusu yaşadıkları gezegen LV-426'da, yerleşimcilerin kampındayız. Karanlık ve fırtınalı gezegenin yüzeyinde ilerleyen aracın içinde, filmin küçük kahramanı Newt ve ailesi var. Keşfettikleri yabancı uzay gemisinin yaşanacak büyük kabusun habercisi olduğunu bilmeden bu keşfi incelerken, orkestra Adagio (Yavaş Tempo) bir tonda ilerlemeye başlıyor. Yaylılardan yayılan inişli çıkışlı şüphe dolu seslerin eşliğinde aynı tempoda ilerleyen parça, ani bir atılımla gerilim düzeyini yükselterek sonlanıyor. Horner burada elektronik seslerden de faydalanmış.
LV-426;
Yerleşimcilerin kampı ile bağlantı kesilmiştir ve Ripley'in de aralarında yer aldığı kurtarma ekibi dev savaş gemisi Sulaco ile yola çıkar. Adagio tonla dev geminin görüntüsü eşliğinde giriş yapan orkestra Goldsmith'in teması üzerinden ilerleyerek tekrar Khachaturian'ın Gayane eseri eşliğinde ilerleyerek bitiyor.
Combat Drop;
Sulaco, LV-426 yörüngesinde! Piyadeler üstlerinin ardı ardına verdikleri emirlerle harekete geçiyorlar. Hepsi gezegene iniş yapacak mekiğin içinde yerlerini alıyorlar ve muhteşem bir görsellik eşliğinde gezegenin atmosferine dalış yapıyorlar. Temposu başından sonuna kadar devamlı artan dinamik bir parça dinliyoruz. Nefesli ve vurmalı çalgıların eşliğinde ilerleyen orkestra özellikle trampetlerin ve nefeslilerin hiç durmadan artan temposuyla bütün orkestranın zirveye çıktığı anda hızına uygun bir şekilde aniden sonlanıyor.
The Complex;
Gezegene iniş yapan ekip yerleşim bölgesinde arama faaliyetlerine başlıyor. Adagio tonda ilerleyen orkestra hemen bütün parçalarda olduğu gibi burada da trampetlerden faydalanıyor. Ürkütücü havada ilerleyen parça aynı tempoyla sona eriyor.
Atmosphere Station;
Kurtarma ekibi tesisi araştırmaya devam ediyor. Başından sonuna kadar karanlık bir atmosferde ilerleyen orkestra ani yaylı enstrüman çıkışlarıyla parçanın sonuna kadar gerilimi ayakta tutuyor. Temposu değişmeyen ve karanlık atmosfere sahip sahnenin seyirci üzerinde yarattığı heyecanı destekleyen bir geçiş parçası bu!
Med.Lab.;
Ripley'inde dahil olduğu ekip laboratuvara ilerliyor. Deney tüplerinin içinde facehugger'ları bulan ekibe orkestra yine düşük tempoda eşlik ediyor. Olabilecek en alt seslerden ilerleyen enstrümanlar bestenin son anlarında hafif bir yükselişle gerilimi tırmandırıp parçaya son noktayı koyuyorlar.
Newt;
Ripley ve Newt'ün ilk karşılaşma anındayız. Laboratuvarda yaşam sinyali alan ekip küçük kızla karşılaşır ve Ripley ürkmüş kızı sakinleştirir. Sert bir girişle açılışı yapan orkestra, kısa süren parçanın sonuna kadar gerilim dozunu aynı seviyede tutuyor.
Sub-Level 3;
Kurtarma ekibi sonunda yerleşimcilerin yerlerini tespit eder. Zayıf yaşam sinyalleri alınmaktadır. Ekip ağır silahları kuşanarak tesisin üç kat aşağısına inerler. Kaskların ışığı yardımıyla ilerleyen askerler karanlık yerlerin içinde gölgeler arasında saklanan yaratıkların tam ortasındadırlar. Altı dakikadan fazla süren parça genelde sahnelerin atmosferine uygun seslerle gerilim düzeyini devamlı ayakta tutyor. Bestecinin elektronik destekli enstrümanlarda kullandığı parçanın belirli aralıklarla yükselip tekrar alçalan bölümleri albümün neredeyse tamamına yayılan ürkütücü atmosferi başarılı şekilde yansıtıyor ve bitiş anına yakın orkestra gelmekte olan büyük saldırının işaretlerini verircesine yükselerek kapanışı yapıyor.
Ripley's Rescue;
Filmin en hareketli bölümlerinden birinde, askerlerin kozaların içine sarılı yerleşimcileri buldukları yaratık yuvasında yaşanan çarpışmanın tam ortasındayız. Ripley, tim komutanının şok yüzünden girdiği tepkisiz durum üzerine harekete geçiyor ve askeri zırhlı taşıma aracının kontrolünü eline alıyor. Can derdinde askerleri kurtarmak amacıyla aracı sürmeye başladığı anda albümün en dinamik parçasını dinliyoruz. Muhteşem bir tempoyla orkestranın bir saniye bile durmadan heyecanı ayakta tuttuğu özellikle trompetlerin ve nefeslilerin yoğunlukta olduğu ve yaylıların aralarda gerilimi zirve yaptırdığı parçanın belirli aralıklarında sanki su borusuna düzenli olarak çelik bir boruyla vuruluyormuş hissi yaratan sesin eşliğinde ilerleyen beste adrenalini en üst seviyeye çıkararak sonlanıyor.
FaceHuggers;
Ciddi kayıplar veren ekipten kalanlar tesise sığınmıştır. İçeri girmeye çalışan sayısız Yaratığı durdurmak için amansız bir mücadele vardır artık! Laboratuvar da uyuyan Newt ve Ripley'i kötü bir sürpriz beklemektedir. Deney tüpünden kaçan bir facehugger kilitli kaldıkları odada peşlerindedir. Gerilimin had safhada olduğu bir giriş yapıyor orkestra burada. Yaylılar ağır ve tekinsiz bir halde ilerlerken aniden yükselen tempo tekrar düşerek araya Goldsmith'in ana temasını karıştırıyor ve tekrar tekinsiz tonlama geri geliyor. Tempo bir aşağı bir yukarı ilerlerken yaylılar aniden hızlanıyor. Parça çok hızlı bir şekilde yükselmeye başlıyor ve nefesliler devreye giriyor. Hızını kesmeden devam eden beste yine ani bir düşüşle tonlamayı sakin bir seviyeye çekerek bitiyor.
Futile Escape;
En can alıcı sahneleri izliyoruz. Yaratıklar tesisin elektriğini kesmişlerdir. Ekip ellerinde kalan son silahlarla hayatları için son savunmayı oluştururlar. Heyecan en yüksek seviyesindedir ve ellerindeki mini radarda Yaratıklar hızla onlara yaklaşmaktadır. Metreleri saymaktadırlar ve her yaklaşmada artan sinir bozucu alarm sesi gerilim düzeyini zirveye taşımaktadır. Albümün en uzun parçasını dinliyoruz. En alt seviyeden giriş yapan orkestra, bir önceki parçada olduğu gibi tekinsiz ve gerilim düzeyi her saniye artan bir tonda ilerliyor. Goldsmith teması alttan geçişler yaparken, orkestranın hızı artmaya başlıyor ve sahnenin bütün gerilimini kulaklara yüklüyor. Horner burada ilk filmin temasından fazlaca yaralanıyor ve nihayetinde tempo müthiş bir hızla patlıyor. Orkestra yine çok hızlı ve vurmalı enstrümanlarla, nefesliler uyum içinde tempoyu bir an bile düşürmeden ilerliyorlar. Orkestra tempo arasında hafif bir soluk alıyor ve ardından daha tempolu bir halde çalmaya devam ediyor. Mevcut çatışma sahneleriyle uyum içinde süren parça ani bir dinlenme arası daha verdikten sonra hızına kaldığı yerden devam ediyor. Özellikle nefeslilerin parçada hakimiyeti çok fazla ve burada da su borusuna vuran çeliğin sesini işitiyoruz belirli aralıklarla ve son anlara doğru orkestranın filmin inanılmaz hızına ustaca ayak uydurmasına kulaklarımızla tanıklık ediyoruz. Son saniyelerde gerilimli havanın eşliğinde tempo yavaşça düşerken eser ani bir yükselişle sona eriyor.
Newt Is Taken;
Birer birer Yaratıklara av olan ekip hızla kaçmaktadır ve Newt yaratıklardan biri tarafından kaçırılır. Tempo bu parçada da üst seviyede. Gerilim dozu her an yükselip alçalıyor ve özellikle vurmalı enstrümanlarla birlikte yaylıların hakimiyeti biraz daha fazla bu geçiş parçasında.
Going After Newt;
Bishop, uzaktan kumanda ile yörüngede bekleyen ana gemi Sulaco'dan diğer nakil aracını gezegene indirmeyi başarmıştır. Ekipten geriye sadece Ripley, Onbaşı Hicks ve Bishop kalmıştır. Tesis nükleer bir patlamayla kendini yok etme sürecindedir ve çok az bir zaman kalmıştır. Ripley, Newt için tekrar tesise girmiştir ve amacı yumurtaların olduğu yuvayı bularak küçük kızı kurtarmaktır. Tesise doğru ilerleyen mekik eşliğinde orkestradan görkemli bir açılış dinliyoruz. Nefeslilerin hakimiyetinde ilerleyen parçada tempo bir an olsun durmuyor. Trampetlerin kendini iyice hissettirdiği eser kısa süren dengeli bir ilerleyişin ardından an ve an yükselişe geçerek hızlanıyor. Sonlara doğru davulların daha fazla hissedildiği tempo zirve noktada aniden kesiliyor.
The Queen;
Assolist sahnede! Kraliçe Yaratık ve yumurtladığı yuvayı bulan Ripley karşı karşıya. Her anne de olduğu gibi yumurtalarını koruma iç güdüsü taşıyan Kraliçe Yaratığın kısa süren parçası, başından sonuna kadar aynı tonda ve gerilim düzeyinde ilerliyor. Dinlerken adeta tüyleri ürperten tonlar hissetmemek mümkün değil bu atonal ilerleyen parçada!
Bishop's Countdown;
Newt'u kurtaran ve yuvayı darmadağın eden Ripley bütün öfkesiyle peşine düşen Kraliçeden kaçarak kurtarma mekiğine ilerlemektedir. Patlamaya dakikalar kalmıştır ve sonunda mekiğe binen ikili Bishop'un usta işi pilotluğu sayesinde patlamadan son anda kaçmayı başarırlar. Albümün sonuna doğru bütün parçalarda olduğu gibi burada da tempo yine çok hızlı açılıyor. Çelik boru sesi ve nefeslilerin hakimiyetinde hızı hiç düşmeyen bir parça dinliyoruz ve geriye sayımı andıran bir çıkışla orkestra zirveyi görerek gerilimi bir anda düşürüyor. Flüt ve yaylılar eşliğinde rahat bir seviyede ilerleyen beste umut dolu bir tonla ilerleyerek sonlanıyor.
Queen To Bishop;
Her şeyin bittiğini düşünürken son bir sürprizle kurtarma mekiğine gizlenen Kraliçe etkileyici bir girişle Bishop'u ikiye ayırarak Sulaco'nun limanına iniyor. Ripley ve Yaratıkların anası karşı karşıyadır ve bu dört metrelik canavarla son bir final kapışması gelip çatmıştır. Yaylıların alttan destek verdiği vurmalı çalgıların giriş yaptığı gerilim düzeyi zirveye ulaşmış bir halde giriş yapan parça her zamanki inişli çıkışlı tonlarda ilerleyişini sürdürüyor ve orkestranın tüm enstrümanlarla yükseldiği bir anda bitiyor.
Resolution and Hyperspace;
Muhteşem dövüşün nihayetinde uzay boşluğunu bir kere daha boylayan Yaratığın ardından ortam sakinleşmiştir ve ekibin kalan üyeleri uzun yolculuk için uyku modüllerine girerler. Dehşet dolu hikayenin sonunda kahramanımız Ellen Ripley buruk zaferinin eşliğinde bir kez daha Dünyaya dönmek üzere yola çıkar. Kapanış parçasında orkestra zafer dolu bir havayla giriş yapıyor. Coşkulu ve etkileyici girişin ardından bütün enstrümanlar yavaşça susuyor ve yerini sakin bir havaya bırakıyor. Aynı sakin tonda ilerleyen parça açılışta olduğu gibi Khachaturian'ın Gayane eseriyle devam ediyor ve Goldsmith'in ilk filmdeki ana temasıyla kısa süre ilerliyor. Son saniyelerde Gayene tekrar devreye giriyor ve son noktada hafif gerilim dozu artarak ses iyice kısılıp parça nihayetleniyor.
Bad Dreams, Alternate;
Son parçanın ardından gelen bestelerin hepsi alternatif eserler. İlki olan Bad Dreams orkestranın başından sonuna kadar gerilim düzeyini yukarıda tuttuğu bir parça. Filmdeki versiyona göre biraz daha sert olduğunu belirtmekte fayda var.
Ripley's Rescue - Percussion Only;
Filmin can alıcı sahnesi olan Ripley'in taşıyıcı zırhlıyla askerleri kurtardığı bölümde çalan tempolu parçayı tamamen vurmalı enstrümanlardan dinliyoruz. Trampet sesinin hakimiyetinde baştan sona hiç durmayan parçanın bu hali de çok başarılı.
LV-426, Alternate Edit/Film Version;
Ana gemi Sulaco'nın ilk defa karşımıza çıktığı sahnede çalan parçanın farklı bir versiyonu. Kısa süreli beste çok fazla bir farlılık içermeden sonlanıyor.
Combat Drop - Percussion Only;
Askerlerin gezegene iniş anında çalan bestenin, Ripley's Rescue'da olduğu gibi tamamen vurmalı enstrümanlarla çalındığı eser, temposunu bir an bile düşürmeden zevkle dinleniyor.
Hyperspace - Alternate Ending;
Alternatif kapanış parçasını dinliyoruz ve uyku modüllerine giren ekibin son anlarına eşlik eden beste hafif bir tonda ilerliyor ve bitiş anında dinleyeni yerinden zıplatan iki ani yaylı çıkışıyla noktalanıyor.
SON DEYİŞ;
James Horner, her albümünde olduğu gibi kendine özgü havasını bu çalışmasında da başından sonuna kadar hissettiriyor. Farklı besteleri kullanarak kendi eserleriyle harmanlama işini çok başarılı beceren sanatçının bu kadar kısa sürede türlü aksiliklerle dolu bir çalışma sürecinde böylesine başarılı ve filmi tam anlamıyla kavrayan besteler yaratması takdire şayan bir durum. Albümün tamamına sinen gerilim atmosferini, filmdeki sahnelerle uyum içinde tutması, gerilimli atmosferin devamlı ayakta olması, bestecinin işini ne kadar başarılı yaptığının bir göstergesi oluyor. Özellikle vurmalı ve nefesli enstrümanların ağırlıkta olduğu bestelerde albümün ilerleyen aşamalarında temponun iyice yükselmesi dinlenebilirlik oranını en üst seviyeye çıkarıyor. Aliens soundtrack çalışması, bestecinin en başarılı işleri sıralamasında ilk beşin tam kıyısında yer alsa da, özellikle zor çalışma koşulları göz önüne alındığında şapka çıkartılacak bir albüm! Filmin hemen giriş sahnesinde çalan parça, Stanley Kubrick'in 2001: A Space Odyssey'de kullandığı, Aram Khachaturian'ın Gayane eserinden referanslar içeriyor. Ayrıca Horner, Jerry Goldsmith'in ilk filme yaptığı müziklerden de bol bol yararlanıyor. Çalışma, bütün üretim sorunlarına rağmen çok sevilmiştir. Kulaklarda bıraktığı kalıcı etkisi önemlidir. Bestecinin tam olarak istediği sonucu yakalayamaması, albümün başarısında olumsuz bir etki yaratmadığı gibi, Horner külliyatının unutulmazları arasına girmiştir.
Albümün piyasaya çıkışı ardından, bestecinin kariyerindeki ilerlemede hatırı sayılır bir hıza ulaşır. Dönem itibariyle Hollwood film endüstrisinin en fazla müzik üreten bestecilerinden biri haline gelen Horner, kendisiyle yapılan bir röportajda, "Jerry Goldsmith'i nasıl buluyorsunuz" sorusuna verdiği "Goldsmith'mi o da kim?" cevabıyla bir hayli tepki çekmiştir. Çalışmalarında duygu yoğunluğunu en üst düzeylerde veren ender bestecilerden biridir ve her bestesiyle dikkatleri üzerine çeken bir isim olmayı başarmıştır.
Varese Sarabande'nin ilk çıkarttığı albümün ardından piyasaya sürdüğü Deluxe albüm, edinilmesi gereken arşivlik bir çalışma. Başından sonuna film içerisinde yer alan bütün parçalarla birlikte alternatif bestelerin de yer aldığı albüm her haliyle, her devirde popülerliğini sürdüren ve kulakta kalıcılığıyla unutulmazlar arasına giren birinci sınıf bir işçilik!
Kapanışı Ellen Ripley'in, Kraliçe Yaratıkla yaptığı son dövüşte haykırdığı sözlerle yapalım;
"Get away from her, you beach!"
"Uzak dur ondan, kaltak!"
Kraliçenin yumurtalarından uzak, sakin bir hayat sürmenizi dilerim sevgili dostlar!