15 Ağustos 2017 Salı




GALAKSİLER ÖTESİNDEN GELEN NOTALARIN MESAJI




ALAN SILVESTRI İLE İLK KARŞILAŞMANIN HEYECAN VERİCİ MÜZİKLERİ!


Dünya son iki yüz yıllık süreçte yaşadığı sanayi devrimiyle birlikte, teknolojik açıdan da büyük bir ilerleme kaydetti. Özellikle yirminci yüzyılın ikinci yarısından sonra yaşadığımız ilerleme hakikaten akıllara zarar! İnsanoğlu sadece sanayi devrimiyle birlikte değil, tarım toplumu ve hatta öncesinde avcı-toplayıcı konumundayken bile gökyüzüne yoğun bir ilgi duyuyordu. Başının üstünde hareket eden milyarlarca noktanın saçtığı kimi sönük kimi parlak ışıkların ne anlama geldiğini hep merak etti. Bu merak binlerce yıllık süreç içerisinde insanoğlu tarafından farklı şekillerde tanımlandı. Gökyüzünde gördüklerinden Tanrıları yarattı. Aklının daha fazla ermeye başladığı zamanlarda sırlarını çözmeye çabaladı. Yolunu bulmak için kullandı. Efsaneler yaratmak için ve gerektiğinde kurbanlar vermek için. Üstünde yaşadığı gezegeni keşfetmeye başladıkça, çevresinde ve ötesinde neler olduğunu daha fazla merak etmeye başladı. Gökyüzüne merak salan bilim insanları, Dünyanın yuvarlak olduğunu keşfetti, güneş sistemini ve diğer gezegenleri gördü ve onlara birer isim verdi. Teknoloji ilerleyip, toplum bağnazlıktan kurtulmaya başladıkça, gökyüzüne olan ilgi oraya ulaşma isteğiyle yer değiştirdi. Adeta bir tutku haline geldi bu istek. Nihayetinde insan kendini gökyüzünde bulduğunda, yıldızlara daha fazla yaklaşmıştı ve günün birinde onlara ulaşma amacının gerçekleşeceğini artık biliyordu. Bilim ve teknolojinin verimli birlikteliği nihayet gökyüzü ve ötesinin kapılarını açtığında hala emekleme aşamasında olan insan denen hayvan türü de, yaşadığı gezegenin ötesine elini uzatmıştı. Artık "Evrende yalnız mıyız?" sorusu insanın beynini daha fazla kurcalar ve meraklandırır bir hale gelmişti. 


Hatırladığım kadarıyla soğuk bir İstanbul günüydü ve açıkçası hangi gündü hatırlamıyorum. Her zamanki gibi İstiklal Caddesinde bir aşağı bir yukarı dolanırken girdiğim ve adını hatırlayamadığım bir kitapçıda rastladım Mesaj romanına. Carl Sagan adı gözüme çarpmıştı önce. Cosmos belgeselini büyük bir keyifle izlediğim ve o günkü şahsi fikrimce yaşayan en önemli bilim insanlarından biri olarak gördüğüm hatta bu fikrimin bugün bile neredeyse değişmediği Carl Sagan'ın yazdığı bir romanı almamak sanırım aptallık ötesi olurdu. Sanırım kelimesini şu anda kullanıyorum ama muhtemelen bilim kurgu kitapları açısından açlık çektiğimiz zamanlarda bulduğum bu kitabın üstüne plonjon yaptığımı bile hayal meyal hatırlıyorum. Göz numaramın artması tehlikesini göze alarak beş yüz küsur sayfalık kitabı sanırım bir hafta dolmadan bitirmiştim. Hayatını gökyüzüne adamış bir bilim insanından, kendi türünün inancını, merakını ve kimi zaman aşırıya kaçan tutkusunu kusursuz bir şekilde işlediği bu harika romanı geçen yıllar zarfında bir kere daha okuma keyfini tatmıştım. Özellikle 1997 yapımı Robert Zemeckis yönetiminde çekilen sinema filminden sonra kitabı tekrar okumak, sağlıklı bir karşılaştırma yapmak açısından yararlı olmuştu. Kitabı aldıktan üç dört yıl sonra filminin çekileceğini öğrendiğim zaman duyduğum heyecanı tarif edemem çünkü hatırlamıyorum. Ancak kesinlikle harika bir haber olduğunu ve ortaya iyi seçilmiş ellerden harika bir film çıkacağına dair net bir düşüncenin kafamda zuhur ettiğine de eminim.



Küçük Ellie babasına sorar: "Evrende yalnız mıyız?", babası kısa ve net bir cevap verir: "Eğer yalnızsak çok büyük bir alan boşa gitmiş demektir." Mesaj filmini sinemada hangi ay ve nasıl bir hava durumu eşliğinde izlediğimi hatırlamıyorum ama Emek sinemasında izlediğimi kesinlikle hatırlıyorum. Tarihi yapının o eski kokusu ciğerlerime nüfuz ederken yukarıda yazdığım repliği adeta kitaptan okuyormuş hissiyle oyuncuyla birlikte tekrar ettiğimi ve yüzüme bir tebessüm yayıldığını hatırlamak istediğimi ve muhtemelen şimdi uydurduğum bu anının gerçek olmasını dilediğimi itiraf etmeliyim. Kitaba göre bir hayli radikal değişimlerin yapıldığı film, Carl Sagan'ın da danışmanlığında çekildiği için beni rahatsız etmemişti. Aksine türün başyapıtlarından biri olacağına kesin gözüyle baktığım film hakikaten de geçen bunca yılın ardından hala büyük bir keyifle izleniyor ve üzerine hararetli tartışmalar yapılıyor. Kitabın ana karakteri Ellie'den fazlasıyla etkilenmiş biri olarak, Jodie Foster bu rol için hakikaten biçilmiş kaftandı diyebilirim. Uzun bir süreye sahip olan filmin her dakikasında artan heyecan perdeye çok başarılı bir şekilde yansıyor ve heyecana notalarıyla eşlik eden, yönetmen Zemeckis'in daimi bestecisi Alan Silvestri'nin müzikleri mevcut adrenalini daha da katlayarak yükseltiyor. Büyüdüğünde başarılı bir astronom olan Doktor Eleanor Arroway'in hikâyesine odaklanıyoruz. Ellie'nin yaşamındaki odak noktası sonsuz sayıdaki yıldızlardan birinden gelecek bir sinyal ve sonunda Vega yıldızından gelen sinyalle bu hayali gerçek oluyor. Gelen sinyal çözüldüğünde garip bir aracın yapım şeması olduğu anlaşılıyor. Düşman mı yoksa dost mu olduğu anlaşılamayan yabancı bir uygarlığın gönderdiği sinyallerin izinde makinenin inşa edilmesine karar veriliyor ve bu noktadan itibaren makineyle kimin gideceğinin tartışmaları başlıyor ve inanç üzerine tartışmalar da bu noktadan itibaren daha fazla kendini hissettirmeye başlıyor. Aynı zamanda hükümete danışmanlık yapan ve Ellie'nin yıllar önce kısa süreli bir ilişki yaşadığı, Matthew McConaughey'in canlandırdığı Peder Palmer Joss karakterinin araçla kimin gideceğine karar veren komisyonun içinde olması, olayların farklı boyutlara kaymasına yol açacaktır. Dönemi itibariyle bugün bile sırıtmayan mükemmel efektleri ve adeta yıldızlar geçidini andıran başarılı oyuncularıyla, bilim kurgunun zirvesidir adeta Contact! Carl Sagan'ın danışman olarak destek verdiği filmin kitabına göre yapılan değişiklileri film içinde sırıtmadığı gibi, yazarın onayıyla yapıldığını da ayrıca belirtmekte fayda var. Sagan gibi efsane bir bilim insanının yüreğe dokunan kitabının böylesine başarılı şekilde sinemaya uyarlanmasıyla bilim kurgu sinemasında zirvedeki yerini koruyan Contact, Alan Silvestri'nin başarılı dokunuşuyla kulaklarımıza uzak galaksilerden notalarla mesaj taşıyor adeta.



1950'de NewYork'ta dünyaya gelen Alan Silvestri, 15 yaşındayken beyzbol kariyeri yerine müzik kariyerinde basamakları nasıl çıkarım düşüncesiyle kendini Boston'da Berklee müzik okulunda bulur. Daha sonrasında Las Vegas'a taşınan besteci burada R&B efsanesi Wayne Cochran ile turnelere çıkmaya başlar. Silvestri Las Vegas'ta aranjör olarak kariyerine devam ederken bir arkadaşının albüm düzenlemelerini yapmak üzere Los Angeles'a gider ve burada Quincy Jones'la pek çok projede çalışmış olan Bradford Craig'le tanışır. Bu tanışma adeta hayatında bir dönüm noktası olacaktır. Küçük bir prodüksiyon şirketi, çektiği düşük bütçeli bir filme Craig'den besteci bulmasını ister. Craig böylece henüz 22 yaşında olan Silvestri'ye ilk işini kazandırır ve The Doberman Gang filminin müzikleriyle Alan Silvestri sektöre ilk adımını atar.


Besteci 1978 yılına kadar düşük bütçeli film müzikleriyle kariyerine devam ederken, TV dizisi Chip ile dikkatleri üzerine çekmeyi başarır. 1984 yılına geldiğimizde bestecinin kariyerindeki asıl dönüm noktası gerçekleşir. Chip dizisinin müzik editörlerinden biri üzerinde çalıştığı bir projeyle ilgili gerekli müzikal etkiyi bir türlü yakalayamaz ve Silvestri'yi arar. Filmin yönetmeni Robert Zemeckis ile bir görüşme ayarlanır ve Michael Douglas ile Kathleen Turner ikilisini bir araya getiren serüven filmi Romancing The Stone için anlaşma sağlanır. Silvestri filmin ana temasıyla ilgili üç dakikalık bir demo hazırlar ve bütün gece süren ve ertesi güne sarkan görüşmeler neticesinde ikili arasında daimi bir işbirliğinin ilk adımları da atılmış olur. Karşılaştıkları gün aynı renkte iki kazak giymiş olan bu iki adam günümüze kadar ulaşan sağlam bir birliktelik neticesinde Back To The Future serisi başta olmak üzere, Forrest Gump ve Contact gibi pek çok efsane işe imza atarlar.


Kariyeri boyunca Oscar dışında pek çok ödül kazanan başarılı besteci yoğun bir tempoda çalışmaya ve üretmeye devam ediyor. Halen Kuzey California'da Monterey yarımadasında ailesiyle beraber yaşayan besteci aynı zamanda Carmel vadisinde kurduğu Silvestri bağlarında müzik dışında leziz şaraplar üretmekle uğraşıyor. Pek çok marka altında şarap üreten besteci "Müzik ve şarap yapımında sanatın ve bilimin harmanlaması gerekiyor, tıpkı notaların kendi sesini melodiye getirdiği gibi, her asma da şaraba kendi benzersiz kişiliğini getiriyor" diyor. Pilotluk lisansı da olan Silvestri iş toplantıları için sık sık tek motorlu uçağıyla Los Angeles ve evi arasında mekik dokuyor ve notalara can vermeye devam ediyor.




"Bir avuç kumda aşağı yukarı 10.000 kum tanesi vardır. Göğün açık ve yıldızların görülebilir olduğu bir gecede görebildiğimiz yıldız sayısı bir avuç kum tanelerinin sayısından daha azdır. Ama görebildiğimiz yıldızlar, var olan yıldızların yalnızca ufak bir bölümüdür. Ölçü kavramını aşan bir güzellikte olan evrende bulunan yıldızların toplam sayısı yeryüzündeki tüm kumsallardaki kum tanelerinden daha çoktur..."


1984 Yılından beri günümüze kadar geçen 33 yıllık sürede sayısız başyapıta imza atan Silvestri ve Zemeckis ikilisini 1997 yılında bir araya getiren Contact, özellikle 1994 yılında Forrest Gump'la elde ettikleri başarının ardından merakla beklenen bir yapımdı. Filmin müzikleri genel olarak sakin bir atmosfere sahip. Silvestrinin geleneksel olarak kullandığı tempolu parçalar bu albümde daha az. Orkestra yönetimini her zamanki gibi kendisi yapan bestecinin ana tema olarak sık sık kullandığı beste, bilim kurgu türüne uygun ve akılda kalıcı bir melodi. İlk olarak 13 parçalık bir albüm olarak raflarda yerini alan soundtrack albüm üzerine “Complete Score” adıyla filmdeki müziklerin tamamını kapsayan yaklaşık 1 saatlik süresiyle 28 parçalık bir albüm daha piyasaya sürüldü. Klasik müzik tekniğini sonuna kadar başarıyla kullanan besteci, yaylı çalgılara biraz daha ağırlık vermiş. Piyano ağırlıklı parçalar da yer alıyor albümde ancak bu parçalardan bir Forrest Gump’ın ana temasının ihtişamını beklememiz pek doğru olmaz. Besteci açıkçası kariyerinin en başarılı çalışması olmasa da, keyifle dinlenen ve akılda kalıcılık bırakan bir albüm hazırlamış. Contact soundtrack albüm olarak, arşivcilerin mutlaka elinde olması gereken, türün başarılı örneklerinden biri.



An History Of Sound;



Dünya ve milyonlarca sesin birbirine karıştığı ve kaosu oluşturduğu evimiz. Kamera yavaş yavaş gezegenimizden uzaklaşırken, sesler de azalmaya başlıyor. Galaksimiz içinde yer alan gezegenleri geride bırakıp daha da uzaklaşmaya başladıkça olağanüstü görüntüler eşliğinde sesler hem azalmaya başlıyor hem de zamanda geriye doğru gidiyor ve artık tamamen duyulmaz oluyorlar. Etkileyici bir giriş sahnesi ve evrenin sonsuz boşluğunda sessizliğin hakim olduğu sonsuzluğun küçük Ellie'nin göz bebeğinde bitişi.

Ellie's Dream;


Küçük Ellie ile tanışma anımız. Ünlü "Sadece biz varsak, korkunç bir yer israfı demektir," repliğinin geçtiği sahnedeyiz. Piyanoyla beraber orkestranın uyumlu ve yumuşak girişiyle birlikte Adagio (yavaş tempo) olarak ana tema karşılıyor bizi burada.

Awful Waste Of Space;



Ellie'nin telsiz başında olduğu sahneden büyümüş ve artık bilim insanı mertebesine ulaşmış Dr. Eleanor Arroway'e geçiş yapıyoruz. Sakin bir başlangıçla flüt eşliğinde giriş yapan orkestra, nefeslilerin devreye girmesiyle yavaşça yükseliyor ve yaylılarla beraber filmin ana teması sarıyor kulaklarımızı. Dr. Arroway'in görev yapacağı Arecibo teleskobu etrafında dönen parça bütün albüm boyunca sık sık duyacağımız güçlü bir beste.

The Kiss;


Eleanor ve Peder Palmer Joss'un ilk karşılaşma anındayız. Ana temanın piyanoyla Adagio bir giriş yaptığı parça, yaylıların devreye girmesiyle ağır tempoda çalmaya devam ediyor.

Heart Attack;



Tekrar çocukluğuna döndüğümüz Ellie'nin, kalp krizi sonucu kaybettiği babasına yardım etmeye çalıştığı sahnedeyiz. Piyano ve orkestranın gerilim yüklü girişiyle sahnenin bütün yoğunluğunu hissediyoruz. Hafif iniş ve çıkışlarla desteklenen parçanın albümün geneline yayılan yumuşak havadan ayrıldığını söyleyebiliriz.

Dad, Are You There,



Ellie'nin matem anı. Ana temanın piyano önderliğinde Adagio olarak kısa bir geçişini dinliyoruz.

Desert Sunset,



New Mexico VLA tesislerindeyiz. Gizemli milyarder Hadden'dan araştırma parası koparmayı başaran Eleanor, çölde 27 radyo teleskobundan sonsuz boşluğu dinliyor. Gün batımında Eleanor çölde uçsuz bucaksız vadinin ucunda otururken orkestranın ağır tempoyla çaldığı huzur verici kısa bir geçiş parçası.

The Signal,



Sinyalin ilk alındığı an ve orkestranın ayağa kalktığı bölüm. Agitato (Hızlı, sarsıntılı, heyecanlı) bir tonda albümün en hareketli parçalarından birini dinliyoruz. Yaylı ve vurmalı çalgıların arasından yükselen nefeslilerle beraber Eleanor'un keşfettiği gizemli sinyalin peşine takılıyoruz. Bu noktadan itibaren insanlık tarihinin en önemli keşfine ve bu keşfi sahiplenme yarışına tanıklık ediyoruz. 

Who Should We Call Now,



Sinyali tespit ettikten sonra doğrulama çabasında olan ekibe eşlik eden, yaylı ağırlıklı yumuşak bir geçiş parçası daha.

An Image From The Past,



Bütün Dünya ayaktadır ve VLC merkezi hükümet ve askeri yetkililerin istilasına uğramıştır adeta. Ekibin ikinci bir sinyal keşfi ve buldukları TV sinyalini netleştirme çabaları sonucu ortaya çıkan Adolf Hitler'in Berlin Olimpiyatları açılış konuşmasının ekrana gelmesiyle gerilim dozu hayli fazla bir parça eşlik ediyor bize. Ağır tempodan yükselen orkestranın farklı seslerle desteklendiği kısa bir parça.

Architect Plan,



Ekibin gelen sinyalleri çözdüğü ve şifrelenmiş metin sayfalarına ulaştığı anı temsil eden orkestranın hafif tonda yine yaylı çalgılar liderliğinde ilerlediği bir geçiş müziği.

The Primer,



Eleanor ve gizemli milyarder Hadden'in ilk karşılaşması. Çok hafif bir orkestra girişi ve atonal tonda ilerleyen bir parça. Nefeslilerin dahil olmasıyla gizemli havasını sürdüren beste, gizemli tondaki havasını parça sonuna kadar sürdürüyor. İşverenle yapılan enteresan sohbetin altına döşeli müziğin ritmi, Hadden'ın bir türlü doğru sıralaması yapılamayan mesaj metinleriyle ilgili tavsiyesiyle doruk noktaya çıkıyor. Albümün yegane uzun süreli parçalarından biri ve atonal atmosferini sonlara doğru yaptığı iniş çıkışlarla devam ettirip farklı elektronik enstrümanların araya girişiyle orkestranın tüm enstrümanlarının birlikte zirveye ulaşmasıyla sonlanıyor.

Difficult Choice,



Sırrı çözülen mesaj ve yapımına karar verilen makineyle kimin gideceği tartışmalarının ortasında kalan Eleanor ve Joss. Makineyle gitmek isteyen Eleanor ve seçici kurulda yer alan Peder Joss arasında geçen diyaloğa eşlik eden ana temanın ağırlıkta olduğu bir parça dinliyoruz.

A Question Of Belief,



Filmin can alıcı sahnelerinden birindeyiz. Seçici kurulun önünde soruları cevaplayan Eleanor ve ona "Tanrı'ya inanır mısınız Dr. Arroway" sorusunu soran Peder Palmer Joss. Hafif duygusal tonda yaylılarla ilerleyen ve Eleanor'un soru karşısındaki zor anlarını yansıtan ortalarda piyano desteği alan hüzünlü bir parça.

Media Event,



David Drumlin'in yarışı kazanması ve kameralar önünde yaptığı açıklama ardından, inşaatı biten muhteşem makinenin ilk defa arzı endam ettiği sahnede parça, başlangıcı piyano girişiyle Adagio tondan yapıyor ve yavaşça yaylıların devreye girmesiyle Affettuoso (taşkın bir duyguyla) tonda yükseliyor, yapının görünmesiyle beraber bütün orkestranın ihtişamlı yükselişiyle son buluyor.

Test Run & Bomb,



Kilit noktadayız. Makinenin test aşaması ve kontrol merkezinden ilk test aşamasını izlerken orkestra yaylıların güçlü girişiyle kulaklarımızı dolduruyor. Test ilerledikçe parçanın seyri normal devam ediyor. Merkezde görevli Eleanor dikkatle test aşamasını takip ederken fonda ilerleyen parça hafif gizemli ve gerilim dozu yükselip alçalan bir hal alıyor. Makinenin her saniye hızlanış anını takip ederken orkestrada hareketlenme başlıyor ve aniden gerilim düzeyi yükselmeye başlıyor. Eleanor'un fark ettiği güvenlik problemi ardından beste belirli aralıklarla yükselip alçalan bir hal alıyor. Elektronik seslere orkestranın yüksek sesli katılımı karışıyor, parça en yüksek zirveye ulaşıyor ve bir fanatiğin sabotajı sonucu makinede meydana gelen korkunç patlamayla aniden kesiliyor.

Message From MIR,



Makinenin yok olmasıyla büyük bir şoka giren Eleanor'a, kaldığı odaya vardığında, daimi patronu Hadden'ın, Rusların MIR uzay istasyonu aracılığıyla görüntülü bağlanmasıyla fonda hafif bir tonda ilerleyen orkestrayı dinliyoruz. Yine gizemli bir atmosfer hakim parçaya ve ilerledikçe Japonya'nın Hokkaido adasında inşa edilen ikinci bir makinenin olduğunu öğrendiğimizde orkestra gerilimli atmosferden sıyrılarak yükseliyor ve en üst noktada sonlanıyor.

Hokkaido,



Yeni makinenin inşa edildiği Hokkaido adasındayız. Görkemli bir giriş yapan orkestra tempoyu düşürüyor ve hafif bir tempoda adaya varan Eleanor'u takip ediyor.

Closing Doors,



Eleanor sonunda makinenin girişinde ve yolcu bölümüne girişiyle beraber orkestra da devreye giriyor ve kapı yavaşça üzerine kapanırken yaylıların eşlik ettiği Adagio tonda ilerleyen parça yavaşça yükselişe geçiyor ve kapının kapanmasıyla kesiliyor.

The Lunch,



Makinenin içindeyiz. Çalıştırma işlemi başlatıldı ve orkestra devrede. Gerilim dozu fazlasıyla hissedilen bir parça. Makinenin çalışma hızı arttıkça parçanın gerilim düzeyi ve tonu da hızlanıyor. Silvestri'nin tipik hareketli parçalarından birini dinliyoruz. Alet çalışma modunda son aşamaya geliyor ve yaylılarla nefesliler tam anlamıyla coşmuş durumda. Alet tam kapasiteye geliyor ve Eleanor artık gitmeye hazır. Orkestra tam anlamıyla sahneyle bütünleşmiş durumda, artık fırlatma için geri sayım veriliyor ve aletin fırlatılmasıyla beraber orkestra susuyor.

First Stop / Vega,



Eleanor solucan deliğinde ilerlerken aniden duruyor ve ilk durağında olağanüstü görüntüler eşliğinde elektronik seslerin ağırlıkta olduğu bir beste çok kısa bir süre ona eşlik ediyor. Bu kısa duruşun bitişiyle solucan deliği yolculuğu devam ediyor.

Second Stop,



Ani bir duruş daha ve harika görüntüler eşliğinde bir önceki parçanın devamını dinliyoruz ve yolculuk tüm hızıyla yeniden başlıyor.

Event Celestial,



Muhteşem görüntüler eşliğinde giriş yapan orkestra ve Eleanor'un görülesi tepkisine ana temayla cevap veren orkestranın yaylılar ve piyano eşliğinde ilerleyişi. Eleanor’un tam burada dediği gibi, "Bir şair göndermeliydiler!".

Small Moves,



İlk karşılaşma anı, uçsuz bucaksız bir kumsal. Küçük Ellie'nin çizdiği resimlere benzeyen bir sahil. Eleanor kumsalda ilerlerken elektronik seslerle destekli orkestra da ona eşlik ediyor. Başının üzerinde milyarlarca yıldız var ve kendisine uzaktan ilerleyen bir silueti gördüğünde piyanonun can alıcı sesini işitiyoruz, siluetin Eleanor'un babasına dönüşmesiyle beste duygu yoğunluğunda zirve yapıyor. Eleanor'un anılarını kullanarak oluşturdukları sahnede dünya dışı uygarlıkla ilk temas anı bütün albümün en duygusal parçasını kulaklarımıza getiriyor. "Küçük adımlar Ellie, küçük adımlar..." Orkestranın ana temayı tüm ihtişamıyla icra ettiği anda yabancı varlığın tekrarladığı bu cümleyle parçanın finaline geliyoruz.

How Long Was I Gone,



Eleanor'un geri dönüşüyle beraber aletin çalışıp çalışmadığı yönünde ikileme düşen yetkililerin ve Eleanor'un uzun bir süre gittiğini ısrarla vurguladığı bölümde sahneye eşlik eden, hafif gerilim yüklü bir geçiş parçasını dinliyoruz.

A Nation Of Hope,



Doktor Eleanor Arroway'in soruşturma komitesi önünde verdiği ifadede yaptığı muhteşem kapanış konuşmasıyla beraber piyanoyla birlikte yaylıların devreye girişi ve sahnenin bütün yoğunluğunu veren Adagio tonda ilerleyen duygusal bir parça. Eleanor ve Joss ikilisinin kongre binası dışına çıktıklarında kendilerine destek veren halkın arasından ilerleyişlerini taçlandıran beste ağır temposunu görkemli bir yükselişle sonlandırıyor. 

18 Months Later,



18 ay sonrasına gidiyoruz ve Eleanor yine New Mexico VLA tesislerinde. Ana tema sarıyor çevremizi. Gün batarken vadinin ucunda Eleanor milyarlarca yıldızın altında dururken orkestra en duygusal kapanış anını piyano ve yaylılar eşliğinde yapıyor. Sahne kapanırken yıldızlara dönen kamera "For Carl" ibaresiyle yaratıcısına selam gönderiyor ve piyanonun son tuş sesiyle, son notayı da uzayın sonsuz boşluğuna gönderiyoruz.

End Credits,



Yedi dakikadan fazla süren filmin kapanış jeneriğini dinliyoruz. Ana temayla giriş yapan parça albümün genelinde olduğu gibi piyanoyla yaptığı Adagio girişin ardından orkestranın Affettuoso tona dönüşüyle şahlanıyor ve ardından albüm içerisinde yer alan diğer parçaların devreye girişiyle kulaklara enfes bir ziyafet çekiyor. Bu parça albümün adeta tek başına özeti diyebiliriz. Bütün duygusal ve gerilim dolu anları arka arkaya yansıtan, Alan Silvestri'nin tüm ustalığını, özellikle kusursuz orkestra yönetimiyle taçlandırdığı muhteşem bir beste bu. Parça, ağır ağır piyanonun tuşlarına son vuruşlarla birlikte, orkestra eşliğinde hüzünlü ve bir o kadar umutlu bir halde sonlanıyor.



Contact film olarak Bilim Kurgu türünün en iyi örneklerinden biri olmayı halen sürdürüyor. Bu başarının en önemli mimarı tabi ki Carl Sagan! Bu muhteşem ilk karşılaşma örneğini roman olarak büyük bir başarıyla bizlere sunarken, sinema filmi olarak da kusursuz bir başyapıtın ortaya çıkmasında büyük emekleri olan böylesine önemli bir bilim insanının, bilim dünyasına olan etkilerinin halen devam ediyor olması ayrıca çok önemli ve hayranlık uyandıran bir konu. Alan Silvestri'nin incelediğimiz albümü yaklaşık yüzelli dakika süren filmde yaklaşık altmış dakikalık bir süreyi içeriyor. Bestecinin özellikle pek çok sahnede müziği kullanmadığını ve kullandığı yerlerde de olabildiğince duygusal bir tempo tercih ettiğini görüyoruz. Birkaç yerdeki hareketli ve gerilim düzeyi üst seviyelere çıkan parçaları saymazsak eğer, albümün neredeyse tamamı duygu yoğunluğu üst düzeyde parçalardan oluşuyor. Piyano ile yaylı çalgılara verilen ağırlık ve bestelerin kullanıldığı sahnelerle olan kusursuz uyumu, bestecinin profesyonel yaklaşımının bir yansıması oluyor. Tabi ki bestecinin en iyi albümü değil Contact. Ancak akılda kalıcı ana temasıyla ve filmin içinde dinleyiciyi boğmayan hafif besteleriyle kusursuz bir albüm olmayı başarıyor. Son sözleri kongre binasındaki ifadesiyle Eleanor söylesin;


"Bunu paylaşabilmeyi isterdim... İsterdim ki, herkes bir an için bile olsa, o azameti, tevazu ve umudu hissedebilsin. Bunu arzulamaya devam edeceğim..."


Hayatınız size en güzel mesajları getirsin her daim sevgili dostlar...





















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder