18 Nisan 2020 Cumartesi


MAYMUNLAR CEHENNEMİ



YA DA

İNSANIN YARATTIĞI CEHENNEM!


Pierre Boulle Maymunlar Gezegeni isimli romanını çıkardığı ilk andan itibaren bu kadar çok ilgi göreceğini düşünmüş müdür acaba? Şüphesiz böyle bir düşünceyle kaleme almadı öyküsünü. Ancak yıllar içinde özellikle beyaz perdenin vazgeçilmez malzemelerinden biri oldu. Kitabın özellikle evrim teorisine atıfta bulunarak modern toplumların yaşadığı kültür yozlaşmasını ele alış biçimi ve bunu maymunların üstün zeka oldukları bir yaşam biçimiyle okuyucunun zihnine işlemesi yazarın alameti farikası olarak dikkat çeker. 



Sinema cephesine geldiğimiz zamansa kitabın ilerleyiş çizgisinden çıkan ve popüler sinemanın etkilerini yansıtan, sadece dönem itibariyle değil hala görsel etkisini ciddi anlamda sürdürmeyi başaran uzun bir seriyle karşılaşırız. 



1968 Yılı serinin ilk filmini beyaz perdeye taşır. Franklin J. Schaffner yönetiminde çekilen filmin başrolü dönemin en ünlü isimlerinden Charlton Heston'a verilir. Çok uzun bir uzay yolculuğuna çıkan astronot grubu, bilinmeyen bir gezegende uyanırlar ve maymunların toplumu idare ettikleri insanların ise avlandıkları bir yaşam şekliyle karşılaşırlar. Şok edici finaliyle ilk film sinema tarihinin kült yapımları arasına girer. 



Zamanının ötesinde kaliteye sahip maymun makyajları filme Oscar ödülü getirir. Büyük ilgi gören yapım, 1973 yılında çekilenle beraber toplam beş filmlik bir seri olur. 


2001 Yılına geldiğimizde sıra dışı dahi yönetmen Tim Burton bir kez daha Maymunlar Gezegeni için kamera diyecektir. Yine çok başarılı makyajlar ve etkileyici görsel efektlerle bezeli filmin finali ilkine göre daha farklı bitecektir. Eleştirmenlerin genelde başarısız bulduğu yapım yine de serinin içinde ayrı bir yere koyulmayı hak eder.



2011 Yılı serinin farklı bir duruma evrilmeye başladığı andır. Yeni bir üçleme için kolları sıvayan yapımcılar. Serinin ana karakteri Sezar'ın hayatı üzerine odaklanmayı seçerler. Rise Of The Planet Of The Apes bu düşünceyle çekilir ve 1968 yapımı yapımı ilk filmle bağlantılı olarak Dünyanın geçirdiği değişim ve Sezar'ın hızlıca evrilerek kendi türünün lideri olma yolunda ilerleyişini izleriz. 2014 yapımı devam filmi Dawn Of The Planet Of The Apes insanlığın bitme noktasına hızla ilerlediği ve maymun türünün iyice üstünlüğü ele geçirmeye başladığı ara film olarak seride yerini alır. 2017 yılında çekilen serinin finali War Of The Planet Of The Apes, maymunların Dünya üzerinde neredeyse tamamen egemen tür olmasıyla şimdilik son film olacaktır.


PLANET OF THE APES - 1968


Filmin konusu, uzaya fırlatılan roketin arıza yapması neticesinde bilinmeyen bir gezegene düşmesi ve mürettebatın bir kişi dışında ölümü sonrası geride kalan George Taylor'ın (Charlton Heston) gezegende hakim tür olan Maymunlara esir olması ve ezilen İnsan türüyle birlikte Maymunlara karşı verdiği mücadele üzerine kurulu.



Yapımcı Arthur P.Jacobs 1963 yılında kitap yayınlanmadan haklarını satın alır. Birçok stüdyoyla şansını deneyen Jacobs en sonunda 20th Century Fox şirketini film için ikna eder. The Twilight Zone serisinin senaryo yazarı Rod Serling ilk taslağı yazar. Ancak senaryoda geçen Maymun toplumu teknolojik olarak çok ileri tasvir edilmiş ve stüdyo pahalı setler ve özel efektlerin maliyeti yüzünden senaryonun düzeltilmesi için Michael Wilson'u görevlendirmiştir. Yönetmen Franklin J.Schaffner'in önerisi üzerine maliyeti azaltmak amacıyla senaryoda Maymun toplumu daha ilkel bir hale getirilir. İlk senaryoyu hazırlayan Serling'in finali aynen korunmuş ve sinema tarihinin en etkileyici sonlarından biri olmuştur.   


Yönetmen seçiminde ilk düşünülen isimler J.Lee Thompson ve Blake Edwards olur. Ancak yapımcı Arthur P.Jacobs, Charlton Heston'un tavsiyesi üzerine Franklin J.Schaffner'e yönetmenliği verir. Filmin çekimleri 21 Mayıs 1967 tarihinde başlar ve 10 Ağustos 1967 tarihine kadar Kuzey Arizona ve çevresinde devam eder. Maymun köyü iç ve dış sahnelerinin çoğu Fox stüdyolarında, efsane final ise Kaliforniya sahillerinde zorlu şartlar altında çekilir. 



Film gösterime girmesiyle birlikte büyük beğeniyle karşılanır. Eleştirmenlerin büyük çoğunluğu filme tam puan verdi ve dönemin en iyi hasılatlarından birini yaptı. 2008 yılında Empire dergisi tarafından tüm zamanların en iyi 500 filminden biri seçildi. Başarılı makyajlar filme bir oscar kazandırmıştır. Ayrıca 2001 yılında ABD Ulusal Film Koruma kurulu tarafından Kongre Kütüphanesinde korumaya alınmıştır.  

NOTALARIN EFENDİSİ JERRY GOLDSMITH



10 Şubat 1929'de doğan Jerry Goldsmith, Jacob Gimpel'den piyano, Mario Castelnuovo-Tedesco'dam kompozisyon ve teori üzerine ders alır. Güney Kaliforniya Üniversitesi'nde Miklos Rozsa tarafından verilen film kompozisyonu derslerine de katılır. 1950'de CBS'de besteci olarak çalışır. Uzun süre CBS'de çalışan Goldsmith Revue Stüdyoları tarafından gerilim dizilerinin müziklerini bestelemesi için işe alınır. Bu sırada ünlü besteci Alfred Newman ile tanışan Goldsmith ilk uzun metrajlı çalışmasını 1963 yılında Lonely Are The Brave filmi için yapar.


Ardı ardına A Patch Of Blue (1965), The Blue Max (1966) ve en önemli albümlerinden biri olan The Sand Pebbles (1966) ile tam bir patlama yaşar. Goldsmith eserlerinde özellikle farklı türler deneyen cesur bir bestecidir. 1968'de Planet Of The Apes ile çok farklı enstrümanlar kullanarak deneysel işleri arasında en popüler çalışmalarından birine imza atacaktır. Arka arkaya Patton ve The Wind And The Lion albümleri Oscar'a aday olan besteci artık zirveye iyice yaklaştığı sırada efsane korku serisi Omen filminin ilkiyle 1976 yılında Oscar ödülünü kazanır. Bu muhteşem çalışmanın ardından 1979 yılında gelen bir diğer efsane seri Alien'ın ilk filmine yaptığı müzikler besteciyi zirveye oturtur. Goldsmith deneysel çalışmalarına elektronik müziği de ekleyerek farklı işlerle adından söz ettirmeye devam edecektir.

Elektronik müziği orkestrayla beraber kullanmaktan hiç çekinmeyen sanatçı, 1970'lerin ve 1980'lerin sonlarında Star Trek sinema filmlerine yaptığı müziklerle adından yine çok söz ettirir. Nick Nolte'un başrolünde yer aldığı muhteşem Under Fire filminin unutulmaz besteleri yanına Hoosiers filminin müzikleri de eklenince bestecinin yükselişi iyice hızlanır. 90'lı yıllara geldiğimiz zaman çalışma hızı katlanarak çoğalır ancak kalite konusunda düşüşler yaşanmaya başlar. The Russia House, Rudy, Basic Instinct, Total Recall, Ghost and The Darkness, The Mummy ve The 13th Warrior gibi çalışmaları 90'ların unutulmaz işleri olur.


Goldsmith mütevazı ve esprili kişiliğiyle sektörde çalışılacak en iyi bestecilerden biri olmuştur. Pek çok yönetmen ve yapımcının özellikle kendisiyle çalışmak istemesi, bestecinin son yıllarına doğru artan albüm trafiğini en iyi açıklayan nedenlerin başında gelir. Her durumda yaptığı işten keyif alan sanatçının Planet Of The Apes'in kayıtları sırasında maymun maskesi takarak çalışmaları yürütmesi esprili kişiliğine örnek olarak gösterilebilir. Goldsmith'in kariyeri boyunca yapımcılar tarafından reddedilen işleri de olmuştur. Alien Nation (1988), Gladiator (1992), The Public Eye (1992) ve ironik bir şekilde son çalışması olan Timeline (2003) filmleri için ürettiği besteler kullanılmamıştır.




Goldsmith, kanserle süren uzun mücadelesi sonunda 21 Temmuz 2004 yılında 75 yaşında Beverly Hills'de evinde uykusundayken huzur içinde, eşi Carol, çocukları Aaron, Joel, Carrie, Ellen Edson, Jennifer Grossman ve altı torun tarafından sonsuzluğa uğurlanmıştır. Goldsmith sinema tarihinin en üretken bestecilerinden biri olarak tarihe geçmiştir. Çalışmaları hâlâ ilgi görmeye devam eden ve yeni besteciler tarafından örnek alınan bir isim olmayı sürdürmektedir.

SIRA DIŞI BİR ALBÜM



Varese Sarabande'nin 1997 yılında piyasaya sürdüğü 18 parçalık albüm 60'lı yıllar için gerçekten sıra dışı bir albümdür. Atonal bestelerin ağırlıkta olduğu albümün açılışını Twentieth Century Fox stüdyosunun Alfred Newman imzalı giriş bestesiyle yapıyoruz.



Main Title bilindik orkestra girişlerinden uzak, nefeslilerin ve piyanonun öncülüğünde ilerleyen genel havası ürkütücü bir parça. Hemen arkasından gelen Crash Landing hareketli bir başlangıç sonrası gerilim düzeyini sürekli ayarlayan ve orkestranın daha fazla kendini hissettirdiği bir beste.


The Searchers albümün genel havasından uzaklaşmadan aynı gerilim havasını kulaklara duyurmaya devam ediyor. Besteci deneysel müzik çeşitlerine orkestra içine kattığı farklı enstrümanlarla değişik bir hava katıyor.


The Search Continues gerilim havasını hiç bozmadan yaylıların öncülüğünde elektronik sesleri sistematik olarak duyuruyor ve ilerleyen dakikalarla birlikte temposu hızlanıyor. The Clothes Snatchers orkestra hakimiyetiyle ilerleyen hareketli bir parça. Yaylı ve nefeslilerin yanına eşlik eden vurmalı enstrümanlar fazlasıyla hissediliyor.


The Hunt albümün en hareketli bestelerinden biri. Başından sonuna kadar hareket dozu devamlı artıyor ve nefesli enstrümanlar çok başarılı kullanılmış. A New Mate kısa süreli yaylılar eşliğinde ilerleyen bir geçiş parçası.


The Revelation harekete dönüş sinyali veren orkestranın coştuğu bir parça, hızlı girişi durgun bir bölüm takip ediyor ve inişli çıkışlı devam eden parçayı yine benzer tarz bir beste olan No Escape takip ediyor. The Trial yaylıların kontrolünde ilerleyen nefeslilerin fazlasıyla hissedildiği albümün genel havasına uygun bir parça.


New Identity diğer parçaların hepsinde olduğu gibi gerilim dozunu devamlı tekrar ediyor. Besteci değişik enstrümanlar kullanmayı sürdürüyor. A Bid For Freedom kulağımızın alıştığı atonal bestelerden biri daha ve değişmeyen gerilim dozu hakimiyetinde albüm artık iyice kendini tekrar etmeye başlıyor.


The Forbidden Zone, maymunlar köyü dışında yasak olan bölgeye doğru geçen sahneleri içeriyor ve tabii ki şüphe, kuşku ve gerilim dolu notalar bu yolculuk sırasında da kulaklarımıza eşlik ediyor.


The Intruders sonlara doğru yaklaşırken genel havayı bozmadan ilerliyor. The Cave kısa süreli bir geçiş parçası ve hemen ardından gelen The Revelation ana temanın öncülüğünde unutulmaz finale doğru götürüyor bizi. Albüm boyunca dinlediğimiz gerilim yüklü notalarla dönemi için fazlasıyla aykırı olan albüm sonlanıyor.


Varese'nin çıkardığı bu albümün en sonunda devam filmi olan Escape From The Planet Of The Apes filminden 16 dakikalık bir parça da bonus olarak yer alıyor.


GOLDSMITH FARKI

Planet Of The Apes 1968 yılında bilim kurgu sinemasına farklı bir hava katmıştır. Yarattığı dünya ve o dünyaya hakim kıldığı türle filmin temelinde kendi türümüze verilmek istenen aleni mesaj çok net bir şekilde anlaşılmaktadır.


Filmin elde ettiği başarı ve ardından gelen devam projeleriyle bugüne kadar başarıyla süren serinin ilk adımı olan bu muhteşem sinema şölenine o yıllar itibariyle yıldızı her geçen gün parlayan Jerry Goldsmith'in besteleriyle yaptığı katkı azımsanacak gibi değildir. Filmin genel havasına mükemmel uyum sağlayan ve bestecinin genel sanat yaşamı boyunca her zaman denediği farklı deneysel müziklere tam anlamıyla uyan albüm ağırlıklı olarak atonal bestelerin hakimiyetine sahiptir.


Açıkça belirtmem gerekirse, Planet Of The Apes dinlemesi çok kolay bir albüm değildir. Ana tema akılda kalıcı bir beste olmamasına rağmen filmin atmosferini çok iyi tanımlar. Bestecinin orkestraya monte ettiği farklı enstrümanlar sayesinde enteresan bir müzik deneyine şahitlik eder kulaklar. Dönem itibariyle Hollywood ve film müzikleri dünyasının altın çağını yaşadığı döneme denk gelen bu sıra dışı çalışma eleştirmenleri de neredeyse ikiye bölmüştür. Albüm, bestecinin en sevilen ve beğenilen çalışmaları arasında pek yer almamasına rağmen film müzikleri açısından deneysel türün en önemli işlerinden biri olarak görülür. Sinema tarihinin en önemli filmlerinden biri olan Planet Of The Apes, gerek konusu, gerek farklı müzikleri ve gerekse izledikten sonra kişinin üzerinde bıraktığı gerilim yüklü atmosferiyle her dönem ilgi çekmeye devam ederek, Postapokaliptik türün en başarılı yapımlarından biri olmayı sürdürmektedir.



Yazımızı, astronot George Taylor'un dizlerinin üzerine çökerek yaptığı haykırışla bitirelim,


"Demek sonunda yaptınız. Sizi manyaklar! Mahvettiniz! Canınız cehenneme!"

Barış temelleri üzerine kurulu, huzurlu bir dünyanın varlığı olsun geleceğimiz, barışla kalın sevgili dostlar...





   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder