29 Kasım 2018 Perşembe



YILDIZLARA GEÇİTLER AÇAN NOTALAR!



DAVID ARNOLD İLE YILDIZLARA BİR GEÇİT


EVREN VE OLASI GEÇİTLER

Keşfetmek, insan doğasına kodlanmış bir tanım olsa gerek. Hep daha ileriye gitmek, vardığı noktanın yetersiz kalışı ve sonsuza kadar süren keşfetme isteği. Türümüzün ilerleme kaydetmesi açısından gerekli olan bir unsur. Yeryüzünde hala keşfetmeye devam ediyoruz. Gözümüzü yıldızlara diktiğimizden beri kanımızı kaynatan bir isteriyle yıldızlar ve ötesini keşfetmek isteği doğamız gereği beynimizi delice beslemeye devam ediyor. Özellikle yirminci yüzyılın ikinci yarısının başından itibaren alevlenen uzay yarışında daha uzaklara gitmek adına hız tutkunu pilotların hayatları pahasına giriştikleri denemelere tanıklık ettik. Çok uzaklara gitmenin yollarını aradık ve hala da elimizdeki kısıtlı imkanlarla tasarladığımız hava araçlarını hızlandırmanın yollarını aramaya devam ediyoruz. Ses hızını kat kat aşmamıza rağmen, ışık hızına ulaşma şansımız şu an itibariyle hala çok uzak bir ihtimal gibi görünüyor. Işınlanmak daha çok hayal olarak kabul ediliyor şimdilik! Ama insan çabalamaya devam ediyor ve ilerleyen yıllarda ve yüzyıllarda bu çabalarının başarılı sonuçlarını alması kuvvetle muhtemel gözüküyor. Araç hızlarını arttırma çabasında olan bilim adamları belki de günün birinde uzayı bükmeyi başararak çok uzak yıldızlara ışık hızından daha kısa sürede varmayı başaracak. Ya da uçuk Hollywood senaryo yazarlarının elinden çıkma, yıldızlar arasında seyahat etmeyi kolaylaştıran bir solucan geçidiyle milyarlarca ışık yılı ötede ki yıldızlara birkaç dakika içinde ulaşmak mümkün olacak! Şimdilik kaydıyla sinema filmleri ve edebiyatla idare etmeye devam edeceğiz. Ancak biraz uzak bir gelecekte bütün bunlar neden gerçek olmasın, kim bilir?


Bilim kurgu sinemasının geçmişine kısaca göz attığımızda, uzak yıldızlara ulaşmak için en fazla ışık hızının kullanıldığını görüyoruz. Star Wars ışık hızıyla yol alırken, Star Trek on kademeli hıza ulaşan Warp sistemini ve kısa mesafeler içinde ışınlanma yöntemini kullanır. Star Trek Deep Space Nine dizisinde kara deliğin hemen yakınına konuşlanan Federasyon istasyonu, başka boyutlardan gelen davetsiz misafirleri karşılar bu deliğin başında! Bilim kurgu ve korku türünü mükemmel harmanlayan ve klasikler arasına giren Event Horizon filminde uzayı bükerek ilerleyen mürettebat o kadar ileri gider ki kendilerini cehennemde bulurlar! Sıra dışı bir başka yapım The Fly filminde de ışınlama tekniği kullanılır ancak bu işlem sırasında insan ve sinek DNA'sının karışması faciayla sonuçlanır! Bütün yapımlar arasında, kadim bir uygarlığın zamanında keşfedip sayısı belirsiz gezegene yerleştirdikleri Yıldız Geçitlerini merkez alan Stargate diğer BK yapımlarının dışında kendine özel bir yer edinir. Roland Emmercih yönetiminde 1994 yılında vizyona giren filmin türün klasikleri arasına girmesi hiç zor olmaz. Alman yönetmenin yükseliş dönemini zirveye çıkartan yapım elde ettiği başarı ile uzun soluklu televizyon dizisine evrilir. Filmin yönetmeni gibi o yıllarda yükseliş içinde olan besteci David Arnold içinde Stargate bir dönüm noktası olacaktır!


YILDIZLARA GEÇİT ARALANIYOR!

Stargate 1994 yılında MGM ve Carolco Pictures yapımcılığında vizyona girdiğinde büyük bir ilgiyle karşılanır. Dean Devlin ve Roland Emmerich tarafından senaryosu yazılan ve Emmerich'in yönettiği film de, Kurt Russell, James Spader ve Jaye Davidson baş rollerde yer alırken filmin yaratacağı etki uzun yıllar sürecek televizyon dizilerinin tetikleyicisi olacaktır. Mısır'da yapılan kazılar sırasında bulunan farklı bir madenden yapılmış halka şeklinde bir cismin başka galaksilerde yer alan gezegenlerdeki benzerlerine açılan solucan delikleriyle yapılan yolculukları ve farklı medeniyetleri tanıtan bilim kurgu, macera türündeki Stargate ilk gösterime girdiğinde bir hayli olumsuz eleştiriye maruz kalmasına rağmen elde ettiği gişe başarısıyla Dünya çapında ilgi görmüştür. Özellikle tv dizilerinin elde ettiği başarılarla bilim kurgu klasikleri arasındaki yerini çoktan almıştır.



ÇEKİMLER

Filmin Mısır sahneleri Arizona'da çekilmiştir. Üç gün süren çekimler özellikle gün batımına doğru yapılmış ve altın rengi bir görünüm elde edilmiştir. Çölde bulunan Stargate ilk defasında siyaha boyanır ancak dev bir otomobil lastiği göründüğünden dolayı son anda gümüşle boyanır.


Daniel Jackson'un konferans sahneleri Los Angeles'ta bir otelde çekilmiştir. Sahne ilk başlarda odlukça uzun tutulmuş daha sonra kurguda kısaltılmıştır. Stargate'i barındıran tesis ise Long Beach, Kaliforniya'da film için kurulan en büyük set olmuştur. Egyptologist Stuart Tyson Smith, tüm eski mısır hiyerogliflerinin ve konuşulan dilin mümkün olduğunca doğru olması için yoğun bir çaba göstermiştir.


Açılış jeneriğinde Firavun maskesi fiber camdan yapılmış ve atölyede modellenmiştir. Bu sahnelerde daha iyi bir alan derinliği sağlamak amacıyla hareket kontrol kamerası kullanılmıştır.


Filmin görsel efektleri için Jeff Kleiser ve Kleiser Construction Co.'nun 40 kişilik ekibi görev almıştır. Kendileri tarafından yazılan görüntü oluşturma ve birleştirme yazılımının yanı sıra, Ra ve Horus muhafızları ile şehir manzarası oluşturabilmek için ticari dijital paketler kullanmışlardır. Kumdaki ayak izleri dijital olarak çıkarılır. Tamamen dijital olan solucan deliğinin yaratılması, filmin yapımındaki en büyük zorluklardan biri olmuştur. Dalgaların doğru ve gerçekçi görünmesi için dijital olarak birleştirilmesi gerekmiştir.


28 Ekim 1994'te ABD sınırları içinde vizyona giren film, Aralık ayında tüm dünyada görücüye çıkar. Hatırı sayılır bir gişe getirisi sağlayan film pek çok eleştirmen tarafından yetersiz bulunur. Ünlü eleştirmen Roger Ebert "Tüm zamanların en kötü yönetmeni Ed Wood'un filmi, bizi Stargate'e hazırlamak için çekilmiş" derken filmi en nefret edilenler listesine koymuştur. Olumsuz eleştirilerin çoğu özel efektlerin aşırı kullanımından dolayı yapılmıştır. Bu eleştirilerin yanında pek çok olumlu eleştiri de alan filmin tatmin edici hasılatı yapımcısının yüzünü güldürmeye yetmiştir. 200 milyon dolarlık dünya hasılatı Stargate'i çekildiği yılın en fazla kazandıran yapımlarından biri yapmıştır. Özellikle filmin müziklerini besteleyen genç kompozitör David Arnold'un müzikleri filmin havasına çok büyük oranda olumlu etki yaparak, değerini katlamıştır.

DAVİD ARNOLD, KRALİÇENİN HİZMETİNDE!

"Dışarı çıkıp uzun yürüyüşler yapmayı ya da saatlerce araba sürerken kafamı boşaltmayı severim. İyi olduğunu düşündüğüm şeylerin çoğu ya duş alırken ya da caddede yürürken aklıma gelmiştir."

David Arnold - 1997


1962 Yılında Londra'nın hemen dışında Luton'da dünyaya gelen Arnold, henüz daha yedi yaşındayken film müzikleri bestelemek istediğini biliyordu. Arnold, James Bond macerası You Only Lıve Twıce'ı gördüğü ilk andan itibaren ünlü ajanın hayranı haline gelmişti. O dönemlerde Frank Sinatra, Debussy, Beatles ve Stevie Wonder'ı dinliyordu. Sırasıyla klarnet, elektro gitar ve piyano çalmayı öğrenen besteci, bakım evlerinde ve kulüplerde şarkı söyleyen babasının yanında yardımcılığını yapmıştır. Fazla uzun ömürlü olmayan punk rock grubu macerasından sonra üniversiteye gitti ve tiyatro tasarımı okudu, ancak daha sonra müzik kariyerine devam etmek için okuldan ayrıldı.


Bir dizi işte başarısız olduktan sonra Arnold memleketine döner. Besteci provalar yaptığı ve çeşitli gruplarla çaldığı yerel bir sanat merkezinde, genç bir sinema öğrencisiyle tanışır ve kendisinden birkaç kısa film üretmesini ister. Bu filmlerden biri BBC'den ödül alır. Arnold'un ilk büyük işi, Danny Canon'un ilk uzun metrajlı filmi The Young Americans olur. Besteci bu projede İzlandalı sanatçı Bjork ile çalışma fırsatı bulur. Uluslararası çapta ilgi gören bir çalışma olur The Young American's. Özellikle ünlü yönetmen Alan Parker'ın fazlasıyla ilgisini çeker.


Londra Kraliyet Müzik Akademisinden bir vakıf bursu ile mezun olduktan sonra, Royal Filarmoni Orkestrasın da önemli bir pozisyona yerleşen Arnold, Guildhall Müzik Okul'unda müzik profesörü olarak görev yapmaya başlar. Müzik endüstrisinde 1990'ların ortasında, Stargate, Independence day, gibi popüler filmler için hazırladığı müziklerin dışında özelikle James Bond filmlerine yaptığı müziklerle ününe ün katar. Yönetmen Roland Emmerich ve John Singleton ile olan işbirliği 90'lı ve 2000'li yıllarda da devam eder. Günümüzde ise besteci 2010 yılından sonra uzun metrajlı filmlere müzik bestelemeyi ciddi sayıda azaltır.


Japonya, İsveç, Türkiye, Rusya, İtalya, Yunanistan ve Çek Cumhuriyeti gibi birçok ülkede konserler verir. Orkestra kayıtlarında pek çok müzik türünü kullanmıştır. Royal Filarmoni Orkestra şefliği ve uzun yıllar Royal Albert Hall'deki Cathcart Proms için müzik direktörlüğü yapan Arnold, 1994'ten beri BBC'nin çocuklara yönelik programlarında müzik direktörlüğü de yapmaktadır. Uzun yıllar radyo ve televizyon için yazıp düzenlediği klasikler, operalar, müzikaller ve film müzikleriyle çok geniş bir arşiv oluşturmuştur. Ayrıca BBC Dünya Servisi, LBC, Klasik FM ve sayısız diğer radyo istasyonları için program açılış temaları bestelemiştir.


Bir orkestra şefi olarak Arnold, Rod Stewart, Annie Lennox, Tina Turner, Randy Newman ve Donny Osmond'dan Evelyn Glennie, Julian Lloyd Webber ve Lesley Garrett'e kadar hem klasik hem de pop müzik alanında çok çeşitli sanatçılarla çalıştı. Royal Filarmoni, Londra Filarmoni, BBC Filarmoni, RTE Ulusal Senfoni, BBC Senfoni ve Londra Sonfoni Orkestralarının yanı sıra Çek Senfoni Orkestrası olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki orkestraları yönetmiştir. Klasik müzikte yaptığı katkılardan ötürü 2002 yılında Classic FM'den "Red F" ödülünü aldı. Arnold, Londra'daki 2012 Yaz Olimpiyatları Açılış Töreni için baş direktör seçilmiştir.


Son yıllarda daha çok televizyon dizileri için besteler yapan Arnold, konserler, müzik danışmanlığı ve düzenleme gibi işlerle uğraşmaktadır. Besteci, film müzikleri kategorisinde tüm zamanların en iyi bestecileri arasında hakkıyla yerini almıştır.

SİHİRLİ NOTALAR YILDIZLARA BİR GEÇİT AÇIYOR!

Stargate, Arnold'un bir Amerikan filmindeki ilk çalışması olur. İkinci uzun metrajlı film çalışması için Devlin ve Emmerich besteciyle tanışmak için Londra'ya giderler. İkisi de henüz besteleri duymamışlardır ve ilk duyduklarında "Filmi başka bir seviyeye yükselten müzikler" diyerek beğenilerini dile getirmişlerdir. Besteci daha sonrasında aktörlerle bir araya gelerek yaptığı söyleşilerle müzikleri geliştirmeye devam etmiştir.

Roland Emmerich - Dean Devlin

Müzikler Londra Senfoni orkestrası tarafından seslendirilir. Orkestrayı Nicholas Dodd yönetir. Bestecinin ikinci işi, ancak ilk büyük sinema filmi olması Stargate'in önemini iyice arttırmıştır. Arnold Londra'da bir otel odasında birkaç ay içinde müzikleri yazar. "Stargate'in senaryosunu ilk okuduğumda, hangi yaklaşımı benimseyeceği mi biliyordum. Olabildiğince cesur ve büyük bir iş olması için gayret ettim" diyen Arnold en parlak ilk işine imza atarak başarılarla dolu bir kariyere adım atmıştır.


Stargate müzik albümü, filmin gösterime girmesiyle beraber Milan Records tarafından piyasaya sürülür. Daha sonra bütün müziklerin yer aldığı 2 cd'lik bir versiyon daha yayınlanır. Albüm büyük bir ilgi görür ve halen bestecinin en sevilen çalışması olarak zirvedeki yerini korumaya devam etmektedir.


STARGATE - THE DELUXE EDITION




Stargate Overture;


Açılış jeneriğinin ihtişamlı firavun maskeleri arasında dolaştığı anda dipten yavaşça yükselen orkestranın, yaylılar önderliğinde yükselerek giriş yaptığı ana tema kulaklarımıza nefis bir müzik ziyafeti çekiyor. Londra Senfoni Orkestrasının tempoyu düşürmeyen hızıyla süren beste, nefeslilerin de dahil olmasıyla temposunu giderek arttırıyor ve en sonunda koronun da gelişiyle zirveye ulaşan ana tema sonlanıyor.  

Wild Abduction;




Karanlık gecenin içinde bir köyde açılan sahnede, orkestra artan gerilimli atmosfere uygun bir halde yükseliyor ve köyün bir anda ışıklar içinde kalmasıyla doruğa ulaşıyor. Işıkların sönmesiyle müzik aniden kesiliyor.


Giza, 1928;



Mısır'dayız ve çölde süren kazı çalışmaları sırasında Stargate'in bulunuşuna şahitlik ediyoruz. Orkestra yörenin müziğine uygun bir ritimle açılıyor. Vurmalı çalgıların devamında hakimiyeti ele alıyor ve yaylılar devreye giriyor, koronun da eşlik etmesiyle mükemmel bir ara tema dinliyoruz.

Unstable;



Albay Jack O'neil'ın evinde geçen sahne de ağır tempoda ilerleyen yaylılar eşliğinde bir geçiş parçası dinliyoruz.

The Coverstones;



Daniel'in hiyeroglifleri çözme çabası sırasında çalan kısa bir geçiş müziği. Yaylıların ardından nefeslilerin hafif geçişiyle son buluyor.

Translation and Orion;



Yaylıların girişiyle yükselen müzik hafif bir durgunluğun ardından yeniden yükselişe geçiyor ve nefeslilerin eşliğinde sert bir tempoyla sonlanıyor. Şifreleri çözmeye çalışan ekibin yoğun koşuşturmalarına tanıklık ediyoruz burada.

The Stargate Opens;



Stargate'in şifresinin çözülmesi ardından ilk açılışını izlediğimiz sahnelerdeyiz ve albümün en iyi parçalarından birini dinliyoruz. Özellikle yaylıların muhteşem bir şekilde parçanın tümüne yayılışıyla nefeslilerin uyumu parça boyunca devam ediyor. Temponun düştüğü bölümlerin ardından yeniden yükselişe geçen parça Stargate'in şifresinin çözülmesiyle birlikte diğer tarafa açılmak üzere olan kapının yaşattığı heyecanı saniye saniye hissettiriyor.

You're On The Team;



Solucan deliğinin diğer tarafına geçmeye hazırlanan askeri timin son hazırlıklarını izliyoruz. Hafif tempoda ilerleyen yaylıların ana temayı geçmeleri ardından vurmalı ve nefesli enstrümanların tempoyu yükselttikleri bir geçiş parçası dinliyoruz.



Entering The Stargate;



Filmin en can alıcı bölümündeyiz. Hazırlanan ekip diğer tarafa geçmek üzere ve bu benzersiz deneyim hepsinin üzerinde ciddi bir stres yükü oluşturmuş halde. Tedirginliğe eşlik eden orkestranın hafif girişi ardından geçide atılan ilk adımda saniyeler boyu süren yaylıların sabit temposu ardından ana temanın kısacık devreye girişi ve Daniel'in geçitten girdiği anda tekrar sabitlenen yaylıların aniden bütün orkestranın devreye girmesiyle karman çorman sesler eşliğinde ilerleyişini dinliyoruz.


The Other Side;



Geçidin diğer tarafına geçen ekip üstlerindeki şaşkınlığı atmaya çalışırken çölün ortasında başka bir gezegende dev bir piramitle karşılaşmanın şokunu yaşarlarken orkestra her zamanki yumuşak haliyle giriş yapıyor ve ekibin şokunu tempoyu en üst seviyeye çıkararak kulaklara yansıtıyor.

Bomb Assembly;



Diğer tarafta meydana gelecek aksaklık durumunda geçidi patlatmak için getirilen bombanın ayarlarını yapan Albay O'neil'ı izlerken orkestra gerilim dozu yüksek atonal bir geçiş parçasıyla sahneye eşlik ediyor.

Mastadge Drag;


Çölde gezen Daniel'in deve benzeri bir binek hayvanıyla karşılaşması ve ipine takılması sonucu sürüklendiği eğlenceli bölümdeyiz. Ana temanın allegro halde tempolu olarak çalındığı parça baştan sona orkestranın ayakta olduğu bir beste.

The Mining Pit;



İlk temas ve ekibin gezegen sakinleriyle karşılaştığı anlar. Orkestra yine şaşalı bir havayla ilerliyor. Ana temanın desteği burada da devam ediyor. Yaylı enstrümanlar nefeslilerin desteğinde temposunu yükselterek parçaya son noktayı koyuyor.

King Of The Slaves;



Ekibin ilk temasları devam ediyor. Orkestranın tempoyu düşük tuttuğu hafif bir geçiş parçası dinliyoruz.

Caravan To Nagada;



Gezegen sakinleriyle birlikte Daniel ve ekip Nagada şehrine doğru ilerliyor. Bütün enstrümanların ayakta olduğu gösterişli bir parça daha. Neredeyse tüm parçalarda olduğu gibi burada da ana tema merkezde çalmaya devam ediyor. Temponun düştüğü anlarda yaylılar devamlı hakim bir halde.

The Eye Of  Ra;


Nagada şehrine varış ve Ra'nın sembolüyle karşılaşma anı. Albümün en kısa geçiş parçalarından biri. Egzotik havanın hakim olduğu yaylılar eşliğinde bir beste daha!

Daniel And Shauri;



Filmin iki önemli karakterinin ilk defa bir araya gelişi. Lir ve yaylıların hafif girişine flütler eşlik ediyor. İkili arasındaki aşk kıvılcımının yangına dönüşmesine eşlik eden beste yine ana temanın baskın notalarıyla sonlanıyor.

Symbol Discovery;


Shauri yardımıyla Daniel kayıp sembolü arıyor. Solo keman devrede burada ve diğer enstrümanlarla mükemmel bir uyum içinde yumuşak bir şekilde ilerleyerek beste sonlanıyor.

Sarcophagus Opens;


Ra'nın piramit gemisi ekibin ana üssüne indikten sonra, ekibin geri kalan kısmının esir düşmesi ve Ra'nın ilk görüldüğü anlar. Bir başka çok kısa geçiş parçası ve başından sonuna yoğun gerilim yüklü, temposu zirveye çıkan bir beste.

Daniels Mastadge;



Albay O'neil, Daniel'ı şehirde ararken geçen kısa bir sahne ve yine orkestranın, yüksek tempoyla çaldığı bir geçiş parçası daha.

Leaving Nagada;


Ekip ana üsse dönüyor. Burada çıkan çatışmada Ra'nın askerleri Daniel ve Albay O'Neil'ı yakalıyorlar. Başından sonuna kadar gerilim yüklü bir besteyle atonal havada ilerleyen parça sonlara doğru gerilim düzeyini iyice yukarı seviyelere çıkartıyor.


Ra - The Sun God;


Daniel ve Albay'ın, Ra'nın huzuruna çıkış ve yüzleşme anları. Gerilim düzeyini düşürmeyen orkestra, nefeslilerin ani bir yükselişle hızını arttırması sonrası tekrar aynı gerilim düzeyine çekiliyor ve parça bu tempoda sonlanıyor.

The Destruction Of Nagada;


Ra'nın uçaklarıyla Nagada şehrine saldırı anları. Hüzünlü bir başlangıçla yükselen yaylıların inişli çıkışlı ilerlemesine nefeslilerin de katılmasıyla devam ediyor beste.

Myth, Faith, Belief;



Daniel ve Ra arasındaki sohbeti izliyoruz. İki düşmanın gerilim dolu sohbetlerine aynı etkiyle eşlik eden orkestra parça sonuna kadar bu düzeyini arttırarak devam ediyor.

Procession;



Ra'nın halkın karşına çıktığı ve Daniel'i, Albay ve diğer tutukluları infaza zorladığı bölümdeyiz. Heybetli bir girişle ilerleyen beste, koronun da dahil olmasıyla iyice hareketleniyor. Sonlara doğru yavaşlayan parça fırtına öncesi sessizlik misali sonlanıyor.

Slave Rebellion;


Daniel'in şaşırtma hareketi ve kölelerin arasındaki isyancıların saldırısıyla piramit önünde ortalık karışıyor. Albay ve adamlarını kurtaran köleler Daniel'le birlikte kaçıyorlar. Orkestranın ayakta olduğu parça özellikle nefeslilerin ve vurmalı enstrümanların ağırlığında ilerliyor ve sonuna kadar hızlı temposu bir an bile düşmüyor.

We Dont Want To Die;


Daniel ve Albay arasında atom bombasıyla ilgili geçen diyalogların olduğu geçiş bölümünde orkestra tempoyu düşürüyor ve yaylılar eşliğinde hafif bir besteyle ilerliyor.

Execution;


Ra'nın başarısız askerini infaz ettiği sahnede orkestranın gerilim yüklü halleri kulaklarımıza işliyor. Yaylıların her zamanki inişli çıkışlı hali ve tüm enstrümanların giderek yükselen temposu burada da etkili olmaya devam ediyor.

The Kiss/The Seventh Symbol


Daniel ve Shauri'nin ilk öpüşmeleri ve Daniel'in gezegenin yedinci sembolünü keşfetme anları. Yaylıların duygu yüklü girişinin ardından ağır bir tempoda ilerleyen beste ana temanın da sonlara doğru devreye girmesiyle coşkulu bir halde sonlanıyor.

Againts The Gods



Kölelerin çalışma alanında Albay O'Neil'ın önderliğinde asiler, Ra'nın adamlarından birini etkisiz hale getirirler ve halka, muhafızın aslında onlardan hiçbir farkı olmadığını gösterirler. Orkestranın ağır girişiyle devam eden bu geçiş parçası temposunu sahneye bağlı olarak yükselterek bitiyor.

Quartz Shipment


Çıkardıkları madeni teslim etmek üzere Ra'nın huzuruna gelen köleler ve kılık değiştirmiş Albay ve adamlarının gerilim yüklü sahnesindeyiz. Baştan sona gerilimi ayakta tutan beste gelecek olan hareketli müziklere hazırlıyor kulakları bu parçada!

Battle At The Pyramid;


Ortalığın karıştığı anlar. Piramit içinde ve dışında kıyasıya süren savaşın içindeyiz. Filmin finaline yaklaşırken artan gerilim ve aksiyon artık doruklarda. Albay ve Daniel piramit içine sıkışmış, diğer adamlarsa dışarıda Ra'nın hava kuvvetlerine karşı koymaya çalışıyorlar. Müzikler aksiyona ayak uydurmuş bir halde inanılmaz hızlı bir tempoda ilerliyor. Bütün enstrümanlar ayakta ve besteci burada genç olması ve deneyim eksikliğine rağmen kendini fazlasıyla ispatlıyor. Baştan sona orkestra uyumu mükemmel ve bir an bile durmayan temposu filmin en can alıcı sahnelerinde heyecanı daha da doruklara çıkartıyor.

Surrender;


Piramit dışındaki ekibin teslim olma anları. Aynı zamanda piramit içinde Albay bombayı Dünyaya göndermeye çalışan Ra'nın muhafızlarına engel olma çabasında. Hava kuvvetlerine karşı koyamayan ve önemli kayıplar veren isyancıların teslim olma sahnesinde orkestra hızını kesmeden çalmaya devam ediyor. Tempo daha da yükseliyor ve bestenin sonlarına doğru hız keserek bitiyor.

Transporter Horror;


Bomba aktive edilmiş bir halde ve Daniel vurulan Shauri'yi iyileştirme tankına götürürken, Albay Ra'nın adamıyla sağlam bir dövüşte. Orkestranın gaza bastığı bir başka beste. Vurmalı ve nefesli enstrümanların ağırlığında sonuna kadar düşmeyen bir tempoda dinliyoruz parçayı.

Kasuf Returns;


Her şeyin bittiği anda Kasuf'un liderliğinde köle halkın isyanı başlar ve savaş bambaşka bir boyut kazanır. Kaybedeceğini anlayan Ra, piramit şeklindeki gemisini harekete geçirir ve kaçmaya başlar. Bombanın zamanlayıcısını durdurmaya çalışan Albay O'Neil ve Daniel sürenin bitimine az bir zaman kala, bombayı yörünge dışına çıkmış piramit gemiye ışınlarlar ve Ra'nın son çığlığını işitiriz patlama öncesi. Savaş kazanılmış, kölelik bitmiş ve mutlu son gelmiştir artık. Orkestranın finale geldiğimizde iyice coştuğu anlar bunlar. Temposunu hiç düşürmeden son patlama anına dek devam ediyor. Ana temanın önderliğinde devam eden beste koronun liderliği ele almasıyla birlikte patlama anına dek iyice yükselerek zirvede sonlanıyor.

Going Home;



Eve dönüş zamanı. Daniel'in bulduğu yedinci sembol sayesinde kapı tekrar açılmış ve ekip geri dönme hazırlıklarında. Aradığı aşkı başka bir gezegende bulan Daniel'in geride kaldığı ve Albay O'Neil'la vedalaştığı duygu yüklü sahnelerin ardından film albayın Stargate içinde kaybolmasıyla sonlanıyor. Orkestra son virajda ve ana temanın hafif girişiyle başlayan beste sonlara doğru finaline yakışır bir halde yükselerek bütün enstrümanların ayağa kalktığı muhteşem bir performansla son notalarını kulaklarımıza iletiyor.

Closing Titles (Intro) (Bonus Track)


Son parça bonus olarak albümde yer alıyor. Bir dakikanın üzerinde süren beste, ana temanın allegro olarak bütün orkestra tarafından coşkulu bir halde icra edilmesiyle nihayetleniyor.

Roland Emmerich


SON DEYİŞ

90'lı yılların özellikle ilk yarısında vizyona giren pek çok filmin hafızalarda yer etmiş ve hala hatırlanan müziklerini düşünürsek eğer, henüz ilk adımlarını atmaya başlamış bir besteci olarak David Arnold'un, bu kadar iyi iş arasında nasıl büyük bir başarı sağladığını daha iyi anlayabiliriz. Yükseliş aşamasında olan bir yönetmen ve yapımcının yanı sıra ilk defa İngiltere dışında çalışan genç bir bestecinin giriştiği, ciddi riskleri olan projenin ilk başlarda yoğun eleştirilere maruz kalmasına rağmen elde ettiği başarı, belki de bu üçlünün günümüzde hala ayakta kalma sebebi olsa gerek! Arnold albümün tamamında klasik müziğin bütün argümanlarını başarıyla kullanıyor. Özellikle ana temanın yaylılar ve nefesliler eşliğinde koronun da dahil olmasıyla birlikte icrası çok başarılı. Dönemin türüne uygun bestelerle desteklenen filmin başarısında müziklerin etkisini de yabana atmamak lazım. Bütün albüm boyunca ana temanın hemen her parçada hissedildiği besteler başından sonuna kadar sıkılmadan tekrar tekrar dinleniyor. Londra Senfoni Orkestrasının kusursuz icrası, şef Nicholas Dodd'un üstün performansı ve albümün her saniyesine sinen müzikalite, Stargate Soundtrack albümünü sadece 90'lı yılların değil, tüm zamanların en iyi çalışmalarından biri yapıyor. Milan Records tarafından piyasaya sürülen albüm daha sonra Deluxe adı altında piyasaya tekrar çıkarıldı. İlk albümde de neredeyse bütün parçaları yayınlayan besteci, ikinci albümde yedi parçalık bir ekleme yaparak eksik kalan besteleri de dinleyicilerin beğenisine sunmuştur.



Stargate Soundtrack albümü, film müzikleri tarihinde her daim ilk duyuşta hatırlanan ve birinci sınıf işçiliğiyle türe meraklı olan herkesin arşivinde yer alması elzem bir çalışmadır. Bestecinin ilk ve en önemli çalışmalarından biri olması ayrıca önem arz eder.


Kapanışta son sözü Ra söylesin;



"Uygarlığınızı ben kurdum, ben yok edeceğim. Yalnızca tek bir

 Ra vardır!"



Geleceğinize uygun bir Yıldız Geçidi bulmanız ümidiyle,

sağlıcakla kalın dostlar...








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder